Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İÇERİK SOLUNUM SİSTEMİ -Solunum sistemi fonksiyonları

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İÇERİK SOLUNUM SİSTEMİ -Solunum sistemi fonksiyonları"— Sunum transkripti:

1 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI -BRONŞİT -BRONŞİOLİT -PNÖMONİ -ASTIM

2 İÇERİK SOLUNUM SİSTEMİ -Solunum sistemi fonksiyonları
-Solunum sistemi mekanizması -Yaşa göre ortalama solunum hızları -Solunum sisteminin değerlendirilmesi -Akciğerler dinlenirken dikkat edilenler -Anormal solunum sesleri -Tanı yöntemleri BRONŞİT -Akut bronşit -Etken -Belirti ve bulgular -Tanı ve tedavi -Hemşirelik bakımı -Kronik bronşit BRONŞİOLİT -Klinik belirti ve bulgular -Tanı -Bronşiolit tedavisinde neler yapılmaz? -Bronşiolitte sevk ve hastaneye yatış ölçütleri -Tedavi PNÖMONİ -Klinik bulgular ASTIM -Astıma neden olan durumlar -Belirtiler -Uzun dönem izlem -Hastaların alması gereken önlemler SOLUNUM SİSTEMİ OLAN ÇOCUK VE BAKIMI

3 SOLUNUM SİSTEMİ ÜST SOLUNUM YOLLARI *Burun, *Farenks, *Larenks,
*Trakea, ALT SOLUNUM YOLLARI *Bronşlar *Akciğerler (1)

4 Solunum Sisteminin Fonksiyonları
Oksijen temin eder. Karbondioksidi atar. Kanın hidrojen iyon konsantrasyonunu (pH şını) düzenler. Konuşmak için gerekli sesleri üretir (fonasyon). Mikroplara karşı vücudu savunur. Kan pıhtısını tutar ve eritir. (2)

5 SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİZMASI
Solunum (ventilasyon) havanın akciğerlere girip çıkması ile olur. Dışarıdan havanın akciğerlere alınmasına inspirasyon, akciğerlerden kirli havanın atılmasına ekspirasyon denir. Alınan oksijen hava yolları ile akciğerlere gelir. Burada alveol duvarından kana geçer. Karbondioksitte kandan alveole geçer. Böylece gaz alış verişi olur.

6 SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİZMASI
Solunum mekaniği, akciğer ve göğüs duvarının mekanik özelliklerini yansıtır. Solunum sisteminin en önemli fonksiyonu gaz alışverişidir. Yeterli düzeyde gaz alışverişinin olabilmesi de ventilatavuar pompanın mekanik özellikleriyle ilgilidir. (3)

7 YAŞA GÖRE ORTALAMA SOLUNUM HIZLARI
(4)

8 SOLUNUM SİSTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
FİZİK MUAYENE; *İnspeksiyon * Palpasyon *Perküsyon *Oskültasyon

9 SOLUNUM SİSTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Apne: saniyeden uzun süren, bradikardi ve siyanozun eşlik ettiği solunum durmasıdır. Periyodik solunum: Dakikada üçten fazla 20 saniyeden kısa süreli solunum durması nöbetleriyle giden solunum tipi Biot: Apne nöbetleriyle kesilen düzensiz solunum tipi (Ağır beyin hasarı) Bradipne: Solunum hızı düşüktür (metabolik alkaloz ve MSS depresyonu)

10 AKCİĞERLER DİNLENİRKEN;
Üç özelliğe dikkat edilmelidir ; 1- İnspiryum ve ekspiryumun süresi 2- Ek ses var mı? (raller), 3- Solunum sesleri her alanda eşit mi? (5)

11 Normal solunum sesleri
a)Trakeal; Trakeal türbülan hava akımının trakea cidarında yarattığı titreşimlerin oluşturduğu sestir. b)Bronşiyal ;Ana bronşlarda oluşan titreşimlerin yarattığı sesin nitelik değiştirmeden (alveollerden geçmeden) işitilmesidir. c)Bronko-veziküler; Vesiküler ile bronşiyal sesin karışımı bir sestir. d)Veziküler; Göğsün hemen her yerinde duyulan seslerdir. Trakea ve ana bronşlardaki türbülan hava akımının bu yapıların duvarında yarattığı titreşimlerdir.(6)

12 ANORMAL SOLUNUM SESLERİ
Raller: Daralmış hava yollarından geçerken çıkan ses. Kulak önündeki saç hışırtısı sesi, Pnömoni, bronşit, bronşektazi, pulmoner ödem, konjestif kalp yetmezliğinde görülür. Ronküs: Daha çok ekspirasyonda duyulan uzun ve kesintisiz bir sestir. Wheezing: Ötme veya ıslık sesine benzer Astım, bronşit, amfizemde görülür. Plevral Sürtünme(Frotman): Plevranın inflamasyonu sonucu plevra yapraklarının birbiri üzerinde sürtünmesiyle oluşur. Stridor: Larenks ve trakea daralmalarında hem inspirasyon hemde ekspirasyonda duyulan sestir.(7)

13 TANI YÖNTEMLERİ Solunum fonksiyon testleri: Akciğerlere giren ve çıkan hava volümü (hacmi) istirahatte, zorlu nefes alıp verme esnasında ve egzersizde ölçülür ve testi yapılan kişiden elde edilen değerler ile aynı yaşta, cinste, boyda kişilerden elde edilen değerler karşılaştırılır. Pulse oksimetri: Arteryel oksijen seviyesinin ölçümüdür. Parmağa takılan propla ölçülür ve monitörize edilir. Alerji (prick) testi: Astım, alerjik rinit, atopik dermatit gibi alerjenlere bağlı gelişen hastalıklarda alerjeni saptamak için kullanılan basit ve çabuk sonuç veren bir cilt testidir. Alerjen deriye damlatılarak lansetle deri hafifçe kaldırılır ve alerjen deri içine nüfuz eder. Değerlendirme 15 dakika sonra yapılır.

14 TANI YÖNTEMLERİ Arter kan gazı: Nefes darlığı ile başvuran hastanın solunum sıkıntısının derecesi ve oksijen ihtiyacının olup olmamasını değerlendirmek amacıyla çoğunlukla radial arterden kan (bilekteki atardamar) alınır. Akciğer dışı nedenlerle oluşan nefes darlıkları hakkında da bilgi verir. Balgam incelemesi: Balgamın kıvamı, rengi ve miktarı hastalığın tanımlanmasında önemlidir. Balgam sabah saatlerinde temiz ve geniş ağızlı bir kaba alınmalıdır. Alınamadığı durumlarda bronkoskopi ile alınabilir. Kan tetkikleri: Kanda hemoglobin, sedimantasyon, hemotokrit değerine bakılır. Sedimantasyon hızı, hücre yıkımına neden olan kanser, tüberküloz ve bazı enflamatuar ve enfeksiyon hastalıklar hakkında bilgi verir.

15 TANI YÖNTEMLERİ Akciğer grafisi: Göğüs hastalıklarıyla ilgili en önemli tanı yöntemidir. Hastanın çeşitli pozisyonlarda göğüs filmi çekilir. Akciğerlerdeki herhangi bir lezyonun varlığı, lezyon varsa yeri, büyüklüğü ve yapısı değerlendirilir. Akciğer tomografisi: Anormal akciğer filmleri, açıklanamayan nefes darlıkları ve ağrılarda yapılan akciğerin ayrıntılı inceleme için yapılan tetkiktir. Ultrasonografi: Batın ve pelvik incelemede sık kullanılır. Ancak akciğer hastalıklarının tanısında kısıtlı kullanım alanına sahiptir. Özellikle plevral sıvıların tanı ve takibinde kullanılır.

16 TANI YÖNTEMLERİ Torasentez; Akciğerlere sıvı birikmesi hâlinde sıvının hangi nedene bağlı olarak geliştiğini araştırmak amacıyla dışarıdan iğne veya kateter ile girilerek sıvı alınır ve gerekli laboratuvar incelemeleri için gönderilir. Bronkoskopi; Bronşların bronkoskop adlı aletle incelenmesidir. Biyopsi: Diğer tanı yöntemleriyle tanı konamazsa biyopsi yapılır. İşlem lokal veya genel anestezi yöntemiyle yapılır. (8)

17 BRONŞİT Alt solunum yolu enfeksiyonudur. Akut ve kronik olarak sınıflandırılabilir. 1. Akut Bronşit Bronşların ve trakeanın, çeşitli sebeplere bağlı olarak iltihaplanmasına bronşit denir. Çocuklarda 4 yaşına kadar daha sık ve genellikle bir üst solunum yolu enfeksiyonu sonucu görülür. 12 yaşından sonra görülme sıklığı azalır.

18 ETKEN Çoğunlukla viral etkenler (influenza virüsü, adenovirüs, RSV [respiratuar synsitial virüs] vb.) olmakla beraber, bakteriler, mantarlar, alerjik, irrite edici (hava kirliliği, sigara dumanı gibi) nedenler de hastalığa yol açabilir.

19 BELİRTİ VE BULGULAR Her akut bronşitlide farenjit, konjonktivit gibi viral bir üst solunum yolu enfeksiyon bulgusu gözlenir. Nezle, grip, boğaz ağrısı gibi belirtilerle başlar.

20 BELİRTİ VE BULGULAR Daha sonra;
 Özellikle geceleri artan kuru öksürük,  C ateş,  2-3 gün içerisinde öksürüğün balgamlı hâle gelmesi,  Sık ve derin öksürüğe bağlı göğüs ağrısı ve yorgunluk hissi,  Hırıltılı, derin solunum gözlenir. Bütün bulguları 1-2 hafta sonunda biter ancak nadiren sekonder (viral bir enfeksiyonu takiben) bakteriyel enfeksiyon gelişirse bu süre sonunda tekrar ateş yükselebilir.

21 TANI VE TEDAVİ Hastalık sırasında ortaya çıkan belirti, bulgular ve akciğer grafisi ile tanı konulur. Tedavide ateşin düşürülmesi, solunum ile ilgili belirtilerin azaltılması ve hidrasyonun sağlanması gereklidir. Bakteriyel enfeksiyon (sekonder) gelişirse antibiyotik tedavisi uygulanır.

22 HEMŞİRELİK BAKIMI o Hasta yatak istirahatına alınarak dinlenmesi sağlanır. o Hastanın beslenmesinde yumuşak, sulu gıdalar tercih edilir. o Buhar tedavisi uygulanır. o Sık pozisyon değiştirilerek ve postural drenaj yapılarak sekresyonun daha kolay atılmasına yardımcı olunur.

23 Kronik bronşit Kronik bronşit, sessiz başlayıp yavaş ilerleyen hava yollarında tıkanmalara ve bunun sonucu olarak da ağır solunum yetmezliğine yol açan bir hastalıktır.

24 ETKEN Kronik bronşite influenza virüsü, rinovirüs, RSV (respiratuar synsitial virüs vb.) yol açtığı gibi esas altta yatan neden bakterilerdir. Bunlar arasında H.influenza, S.pneumonia en sık görülenlerdir.

25 BELİRTİ VE BULGULAR Uzun süreli öksürük ve aşırı balgam,
Bronşların daralması nedeniyle solunum güçlüğü, Hastada kolay yorulma ve nefessiz kalma, Hırıltılı solunum, Wheezing vardır.

26 Tanı; Altta yatan başka hastalık yoksa anamnez alınıp belirtiler değerlendirilir. Akciğer grafisi, immünolojik testler ve bronkoskopi yapılır. Komplikasyonlar Anfizem, bronşektazi, pnömotoraks gelişebilir. Tedavi Tedavi neden olan hastalığa göre yapılır.

27 HEMŞİRELİK BAKIMI Çocuk alerjenlerden ve sigara dumanından uzak tutulur. Ateş varsa isteme göre antipiretik verilir. Hasta çocuğun hidrasyonu sağlanır. Buhar tedavisi uygulanır ve postural drenaj yapılır.(9)

28 BRONŞİOLİT Akut bronşiolit, özellikle iki yaş altı çocuklarda küçük hava yollarının enflamatuvar obstrüksiyonu sonucu ortaya çıkan alt solunum yollarının en sık görülen hastalığıdır. Mevsimlere göre görülme sıklığı değişen bronşiolit, özellikle kış aylarında ve ilkbahar başlarında pik yapar. Akut bronşiolit sıklıkla viral patojenlerin yol açtığı bir hastalıktır. Hastalık erkek çocuklarda daha sık görülmektedir.

29 BRONŞİOLİT Akut bronşiolit ödem, mukus ve hücresel kalıntılarla bronşiollerin obstrüksiyonu ile karakterizedir. Erişkinlerle kıyaslanıldığında çocuklarda solunum sorunlarının gelişimini kolaylaştırıcı bazı etmenler vardır. Bu etmenler arasında; çocuklarda erişkinlere göre üst ve alt hava yollarının daha dar olması, bronşioller ve alveollerin sayılarının az olması, solunum mukozasının daha gevşek ve müköz bezlerin sayısının daha fazla olması, çocukların metabolizma hızlarının ve oksijentüketimlerinin daha yüksek olması sayılabilir.

30 KLİNİK BELİRTİ VE BULGULAR
Hastalığın ilk belirtileri; hapşırma ve burun akıntısı ile kendini gösteren hafif üst solunumyolu enfeksiyonu bulgularıdır. Bu bulgulara iştahsızlık ve ateş sıklıkla eşlik eder. Ateş, subfebril olabileceği gibi belirgin olararak yükselebilir. Sonrasında hastanın solunum sıkıntısı artar, paroksismal öksürüğü ortaya çıkar ve hastada irritabilite belirir. Siyanoz ve apne görülebilir.

31 KLİNİK BELİRTİ VE BULGULAR
Fizik muayenede; hışıltı en belirgin bulgudur. Solunum sıkıntısı belirgin olabilir. Dinlemekle akciğerlerde ekspiryumda uzama, sibilan ve krepitan raller duyulur. Akciğerlerdeki aşırı havalanmaya bağlı karaciğer ve dalak palpe edilebilir. Belirgin bir laboratuvar bulgusu yoktur. Kan akyuvar sayısı genellikle normal olup, lenfosit hakimiyeti dikkat çeker. Radyolojik olarak her iki akciğerde havalanma fazlalığı görülebilir.

32 TANI Akçakaya N, Çokuğraş H. Bronşiyolit. Çocuk
Laboratuar-Kan Tam kan sayımı –Bakteriyel pnömoni? Beyaz küre >15.000/L + nötrofil sayısı >10.000/L Lokalize radyolojik bulgu + nötrofil sayısı >10.000/L Kan gazları –CO2retansiyonu Elektrolit-üre-kreatinin –Dehidratasyon/Iv sıvı ihtiyacı Kan kültürü–>38.5oC sebat eden ateş Akçakaya N, Çokuğraş H. Bronşiyolit. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Cilt 1, Editör: Onat T. 1996;

33 Bronşiolit tedavisinde neler yapılmaz??
Bronşiolitin rutin tedavisinde antibiyotiğe yer yoktur. Kortikosteroidlerin inhale formları tartışmalıdır. Soğuk ya da buhar tedavisi önerilmez. Öksürük şurubu önerilmez. Hastalık semptomları 2-3 günde doruğa çıkar;7-10 gün içerisinde giderek azalır, öksürük haftalarca devam edebilir.(10)

34 Bronşiyolitte sevk ve hastaneye yatış ölçütleri:
-34. gestasyon haftasından önce doğan tüm süt çocukları - Hasta yaşının 3 aylıktan küçük olması - Hastalık skorunun üçün üstünde olması - Ayrıca, radyolojik olarak komplike bulguların gözlenmesi, - Altta yatan solunum yolları enfeksiyonları için risk oluşturan bir hastalığın bulunması, - Apne, siyanoz, toksik görünüm gibi ciddi hastalık bulgularının gözlenmesi - Ağızdan beslenmenin olanaklı olmaması durumlarında hastanede tedavi gereklidir.(11)

35 TEDAVİ Akut bronşiyolit tedavisi destekleyici olup, hastada oksijenizasyonun düzenlenmesi, beslenmenin ve hidrasyonun sağlanması ile hastanın komplikasyonlar açısından yakından izlenmesini içerir.

36 TEDAVİ Hafif bronşiyoliti olan bebeklerin tedavisi evde yapılabilir. Anneye beslenmenin devam etmesinin önemi anlatılır ve solunum sıkıntısı belirtileri öğretilir, bu belirtilerin varlığında bebeği hemen kontrole getirmesi söylenir. Tedavide salbutamol şurup verilerek (0.15 mg/kg/doz, günde 3 kez) iki gün sonra kontrolde bebek yeniden değerlendirilir.

37 TEDAVİ Orta derecede bronşiyoliti olan bebekler klinikte ayaktan izlenebilir, oksijen satürasyonları %92'nin altındaysa oksijen verilir. Hastaya salbutamol nebulizer ya da inhaler yoldan verilerek hastanın yanıtı değerlendirilir. Tedavi sonunda hastalık derecesi hafiflerse, evde tedavi önerilerek hasta yakından izlenir. Klinik toplam skor 4 ve üstünde sürerse, bebek hastaneye yatırılır, salbutamolden yarar gördüğü düşünülüyorsa 4-6 saat aralıklarla salbutamol tedavisi sürdürülür.

38 TEDAVİ Ağır bronşiyolitli hastaların izlemi kesinlikle hastanede ve olanaklıysa yoğun bakım yapılmalıdır. Korunma: Çocuğun bulunduğu ortamda sigara içilmesinin engellenmesi, sık el yıkanması ve maske kullanımı aile bireyleri ve hastane personeline anlatılmalıdır. Yüksek riskli bebekler, RSV intravenöz immünglobulin ya da RSV monoklonal antikor (Palivizumab) ile korunur. Ekim ayından itibaren Mart ayına kadar proflaksi sürdürülür. (12)

39 PNÖMONİ Alt solunum yolu enfeksiyonu özellikle gelişmekte olan ülkelerde, beş yaşından küçük çocuklarda başlıca mortalite nedeni olup yılda yaklaşık 4 milyon ölüme yol açmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kriterlerine göre 2 ay-5 yaş çocuklarda öksürük ve /veya solunum sıkıntısı ya da takipne varlığı pnömoni tanısını düşündürmelidir, ay bebeklerde solunum dakika sayısının >50, ay çocuklarda >40 olması takipne olarak kabul edilmektedir.

40 PNÖMONİ Gelişmekte olan ülkelerde tekrarlayan pnömoni ile ilişkili risk faktörü olarak astım, immün yetmezlik, akciğer anomalisi ve yabancı cisim aspirasyonu bildirilmektedir. Bir yıl içinde iki pnömoni atağı geçirilmesi veya yaşamı süresince en az üç kez pnömoni atağı geçiren ve ataklar arasında klinik ve radyografik olarak normal olan hastalar tekrarlayan pnömoni olarak kabul edilmektedir.(13)

41 Klinik bulgular Taşipne: Alt solunum yolu infeksiyonlarını üst solunum yolu infeksiyolarından ayırmada en temel bulgu Çocuklarda: Öksürük ve ateş ile birlikte, taşipne, raller, ronkuslar, solunum seslerinde azalma, göğüs duvarında çekilmeler , burun kanadı solunumu, siyanoz Küçük çocuklarda: Ateş, laterji, huzursuzluk, beslenme güçlüğü, kusma, diyare, karın ağrısı

42

43 TANI; Solunum sayısının iki aylıktan küçük çocuklarda ≥ 60/dakika, 2 ay-12 ay arasında ≥ 50/dakika, 12 ay - 5 yaş arasında ≥ 40/dakika olması takipne olarak tanımlanmaktadır. Pnömoni düşündüren diğer klinik bulgular öksürük, ateş, solunum seslerinin azalması, krepitan raller, bronşial solunum sesi, burun kanadı solunumu interkostal, subkostal, suprasternal retraksiyonlardır.

44 TANI Burun kanadı solunumu, retraksiyonlar ve siyanozun pnömoni tanısı için pozitif prediktif değeri yüksek olmasına karşın, bu bulgular her pnömonili hastada değil şiddetli pnömonili hastalarda saptanır. DSÖ tanımına göre burun kanadı solunumu ve retraksiyonlar varsa şiddetli pnömoni, bu bulgulara ek olarak siyanoz ya da beslenme güçlüğü varsa çok şiddetli pnömoni varlığı söz konusudur. (14)

45 TEDAVİ Nemli oksijen verilmesi: Pulse-oksimetre ile monitorizasyon yapılmalı oksijen satürasyonu <%95 ise ya da solunum sıkıntısı artarsa arteriyel kan gazları ölçülmelidir. PaCO2 normal ise yeterli ventilasyon, PaO2 normal ise yeterli oksijenasyon söz konusudur. Normalin dışındaki değerler mekanik ventilatör tedavisi endikasyonları yönünden değerlendirilmeli ve izlenmelidir.

46 TEDAVİ Hidrasyon ve elektrolit desteği: sağlanırken beslenme güçlüğü ve takipne nedeniyle olan kayýplar dikkate alınmalıdır. Hem yetersiz alım, hem de uygun olmayan antidiüretik hormon salınımı(IADHS) nedeniyle hiponatremi gelişebilir ve iki durumun tedavisi farklı olduğu için doğru bir biçimde ayrılması önemlidir. Yetersiz alımda sıvı artırırken, IADHS'da sıvı kısıtlanır. Pulmoner ödeme yol açabileceğinden aşırı hidrasyondan kaçınılmalıdır.

47 TEDAVİ Pozisyon: hastanın başı 10-30º destekli yatırılmalıdır.
Buhar tedavisi: bronşiyolitte refleks bronkospazma neden olabilir. Antipiretikler: ile ateşin düzeltilmesi takipnenin kontrolüne yardımcı olur Mukolitik ajanlar: prodüktif öksürüğü olan büyük çocuklarda kullanılabilir.

48 TEDAVİ Bronkodilatatör tedavi: nebulize albüterol ya da salbütamol (β2 adrenerjik reseptör agonistleri), nebulize ipratropium bromid (antikolinerjik), nebulize metaprololol (β1 adrenoreseptör antagonisti), rasemik epinefrin (α ve β reseptör agonisti) kullanılabilir. Yan etkileri (β agonistlerle daha az) taşikardi, hipertansiyon, flushing, öksürükte artma, hiperaktivite ve tremordur. Genel olarak önerilen; wheezingi olan hastalarda beta agonist ajanların aerosol olarak denenmesi eğer solunum sıkıntısı, wheezing, eksprium uzunluğu ve ronküslerde azalma ve oksijen satürasyonunda düzelme ile yanıt alınıyorsa tedavinin sürdürülmesidir.(13)

49 ASTIM Havayı solduğumuzda bu havanın akciğere iletilmesini bronş adı verilen yapılar sağlar. Çeşitli uyaranlar sonucu bu bronşlar aşırı derecede kasılır ve daralır. Hava yollarının daralmasıyla nefes almak güçleşse de nefes vermekte daha çok zorlanılır. Bu şekilde nöbetler halinde ortaya çıkan, geri dönüşümlü bronş kasılmasına astım denir.

50 ASTIM Astım hastaları bazı maddelere karşı daha duyarlıdır. Bu maddeler hırıltılı nefes alma, öksürme gibi problemlere neden olur. Ataklar arasında hasta gayet rahattır. Toplumda özellikle çocukluk çağında sık görülen bir hastalık olan astım, yetişkinlerin yüzde 5’ini, çocukların ise yaklaşık yüzde 10’unu etkiler.

51 Astıma Neden Olan Durumlar Nelerdir?
Aile hikâyesinde allerji ve allerjik hastalık olan kişiler astım gelişimine daha yatkındır. Çocuklarda astım hastalığı sıklıkla allerji ile yakından ilişkilidir ve allerjik astım olarak adlandırılır. Nem de astımı tetikleyen bir faktördür. Mevsim değişiklikleri özellikle soğuk hava astım atağının başlamasına yol açabilir. Solunum yolunu tahriş eden bazı kimyasal maddeler vardır. Daha doğrusu bazı maddeler vücutta kimyasal reaksiyona yol açar. Kömür ve tebeşir tozu, sigara dumanı, kirli hava, parfüm-sprey gibi kokular astımı tetikler. Özellikle sigaradan ve dumanından uzak durmak gerekir.

52 Astımda Görülen Belirtiler
En sık görülen belirtiler nefes darlığı, öksürük, hışıltı, hırıltı, göğüste tıkanma ve baskı hissidir. Astım belirtileri genellikle ataklar halinde ortaya çıkar ve özellikle geceleri hastayı uykudan uyandırması tipiktir. Ataklar arasında hastalarda belirti görülmeyebilir. Astım hastalarında mutlaka nefes darlığı olmak zorunda değildir. Sadece kronik kuru bir öksürükle seyreden astım formları da vardır. Astım çok ağırlaştığında hastada morarma görülebilir. Ayrıca göğüs bölgesindeki deri özellikle kaburgaların arasındaki içe çöker ve kaburgalar belirginleşir. Bu beliritler sadece astımda görülmediğinden diğer hastalıklardan ayırt etmek gerekir. Astımın belirtileri özellikle sabaha doğru görülür.

53 Astımda Görülen Belirtiler
Aşağıda sayılan durumlarda astım tanısından şüphelenilmesi ve bir hekime başvurulması gerekir: Özellikle geceleri veya sabah erken saatlerde ortaya çıkan, uykudan uyandıran öksürük Egzersizle, gülme veya ağlama ile ortaya çıkan öksürük yakınmaları, Polen sezonu gibi belirli dönemlerde ve belirli astım tetikleyicileri ile ortaya çıkan öksürük atakları Soğuk hava ve viralenfeksiyonlarla tetiklenen öksürük atakları Nefes verme sırasında ıslık sesi duyulması Göğüste sıkışma hissi Çabuk yorulma(15)

54 Astım Tanısı Nasıl Konur?
Astım tanısında en önemli nokta iyi bir öykü alınmasıdır. Fizik muayenede her zaman bulgu olmayabilir. Öyküde belirtilerin ataklar halinde ve tekrarlayıcı olması, gece veya sabaha karşı artması, egzersiz veya gülme, ağlama ile tetiklenmesi, allerjenlerle temas sonrası ortaya çıkması, viral enfeksiyonlarla tetiklenmesi önemli ipuçlarıdır. İkinci aşamada solunum fonksiyon testleri ile hastanın değerlendirilmesi ve havayolu aşırı duyarlılığının ortaya konmasıdır.

55 Astım Tanısı Nasıl Konur?
Bu testler yeterince uyum sağlayamadıkları için 5 yaşından küçük çocuklara genellikle uygulanmaz. Bu test ile akciğerlerin kapasitesi, fonksiyonel durumu, astım hastasında hastalığın şiddeti ve hastanın klinik durumu hakkında önemli bilgilere ulaşılır. Solunum fonksiyon testi klinikte spirometre adı verilen cihazlarla yapılır. Kan veya deriden yapılan allerji testleri ile varsa astıma neden olan veya tetikleyen allerjik ajan ortaya çıkarılabilir. Deri testleri allerjiyi saptamada öncelikle tercih edilir.

56 TEDAVİ İmmünoterapi (Aşı Tedavisi) ile allerjik astımlı hastalarda allerjen giderek artan dozlarda vücuda verilerek o allerjene karşı tolerans oluşması amaçlanır. Hastanın allerjenlere karşı duyarlılığının azalması yanında alerjik iltihap da gerileyebilir. Sonuçta, allerjik nezle ve/veya astım belirtileri hafifleyebilir. İmmünoterapinin etkisi, tedavi bittikten sonra da devam eder. İmmünoterapi yöntemi bu uygulama için uygun şartları ve allerjileri olan bireylerde, kişiye özel olarak belirlendiğinden mutlaka allerji uzmanlarınca yapılmalıdır.

57 TEDAVİ Astımlı her hastanın takip eden hekimi tarafından verilmiş bir acil eylem planı olmalı ve hasta bu plana göre hareket etmelidir. Astım ataklarında ilk kullanılacak ilaçlar rahatlatıcı, bronş genişletici ilaçlardır. Düzelme olmaması durumunda veya şikâyetler daha da kötüye gidiyorsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak acil yardım alınmalıdır. Astım ataklarındabazen ağızdan kortizon içeren tabletler de verilebilmekte ve hastayı hızla rahatlatmaktadır. Kortizon içeren tablet kullanımı kısa süreli ve doktor kontrolünde olmalıdır.

58 UZUN DÖNEM İZLEM Özel durumlar dışında genelde 3-6 ayda bir yapılan kontroller çoğu hastada yeterlidir. Hastalıkta ara ara tam düzelme dönemleri olabileceği ve bunun hastalığın tamamen iyileştiği anlamına gelmediği hastaya anlatılmalı ve takiplerine düzenli gelmesi gerektiği hatırlatılmalıdır. Düzenli takip, uygun ilaç kullanımı ve doktor tavsiyelerinin yerine getirilmesi ile astımın tam kontrolü mümkündür.

59 UZUN DÖNEM İZLEM Astımda tam kontrol hastanın nefes darlığı, yoğun öksürük, göğüste tıkanıklık hissinin olmaması, eforla astım belirtilerinin ortaya çıkmaması, gece şikayetlerinin ve kurtarıcı ilaç ihtiyacının olmaması anlamına gelir. Astımda evde takip hasta tarafından kolaylıkla yapılabilir. Bu değerlendirmeleri objektif hale getirmek ve kontrole gidince, iki kontrol arası sürede durumun nasıl olduğunu doktora daha iyi aktarabilmek için semptom skorları tutulabilir. Değişik semptom skor formları mevcuttur. (16)

60 Hastanın alması gereken başlıca önlemler aşağıda yer almaktadır;
Yün, pamuk, kuş tüyünden yapılmış yorgan, yastık, battaniye gibi eşyalar kullanmamalı, sentetik materyal (elyaf) ile yapılı olanları kullanmalı, Tüm yatak örtülerini, battaniyelerini vb. haftada bir kez yıkamalı, Evintamamını,özellikle en çok kullanılan bölümlerini her gün vakumlu elektrik süpürgesi ile temizlemeli ve temizlik sırasında maske kullanmalı, Ev tozlarını nemli bez ile almalı ,temizlik sırasında ev tozunu havalandırmamaya özen göstermeli, Odada toz tutacak fazla eşya bulundurulmamalı,

61 Evde hayvan beslenmemeli,
Yatak odasında halı bulunmamalı, Evde bir nem ölçer bulundurarak nem oranını % 50’nin altında tutmalı, Sigara içmemeli ve sigara içilen kişilerin yanında bulunmamalı, Parfüm ve boya içeren temizleyiciler, sprey , deodorantlar, vb. kullanmamalı, Böcek öldürücü ilaçların solunum yolu ile inhale edilmesinden ya da cilt ile temasından kaçınmalı, Polenler majorallerjenlerdir. Bahar aylarının ilk zamanlarında en fazla ağaç polenleri, baharın sonunda ve yazın sonunda (don /ayazın görüldüğü döneme kadar) çimen polenleri görülebilir. Bu mevsimlerde kapı, pencereler kapalı tutmalı, dışarı çıkması durumunda ise maske kullanmalı,

62 Egzersiz öncesi inhalerilaç alınmalı ve egzersize ısınma hareketleriyle başlamalı,(düzenli yapılan egzersizlerin hastalık belirtilerinin şiddetini ve oluşma sıklığınıazalttığı belirtilmektedir.) Viralenfeksiyonlardan korunmalı, Astımıtetikleyenaspirinveaspirinbenzerinon-streroidantiinflamatuarilaçların alımından kaçınmalı, Hastalar hava yolu duyarlılığına ve solunum güçlüğüne yol açabilecek tansiyon,kalp, göz ve kas gevşetici ilaçları kullandıkları sürece sık kontrollere gitmeli, Radyolojik tetkiklerde kullanılan kontrast ilaçlar doktor gözetiminde verilmeli, Aşırı duyarlılığa sebep olabilecek tatlandırıcı ya da koruyucu maddeler içeren gıdalar ve karbonatlı içecekler almamalı,

63 Astım çocuklar içi doldurulmuş tüylü oyuncaklarla oynamamalı ve oyuncaklarıyla uyumamalı,
Düzenli aralıklarla sağlık kontrollerine gitmelidir. Sonuç olarak; hastalarda astım ataklarını tetikleyen ve semptomları başlatan faktörler belirlenerek korunmaya yönelik önlemlerin alınması ve düzenli takip,astımlı hastaların tedaviye uyumunu ve hastalığını kabullenmesini sağlayarak,yaşamlarını rahat geçirmelerini sağlamaktadır (9,11,20). Bu konuda sağlık ekibine önemli sorumluluklar düşmektedir(17)

64 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI
FARENJİT; Hastanın yatak istirahati sağlanır. Hastanın bol sıvı alması sağlanır. Hastanın akut dönemde sulu yumuşak besin alması sağlanır. Hastaya fazla sıcak soğuk içecek ve yiyecek verilmez. Hastanın ağız hijyeni sağlanır. Doktor istemine uygun, hastanın ilaç tedavisi yapılır.

65 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI
KOANAL ATREZİ; Koanal atrezi burnun konjenital anomalisidir. Nazofarenkse açılan burun deliklerinin birinin veya her ikisinin konjenital olarak tıkanık olmasıdır.

66 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI
Hemşirelik bakımı Hava yolu açıklığı sağlanır. Burun delikleri temiz tutulur. Üst solunum yolu enfeksiyonları önlenir. Beslenme sürdürülür. Çift taraflı koanal atrezisi olan bebeklerin durumu düzelinceye kadar gavajla beslenmesi devam ettirilir. Anne ile çocuk arasındaki ilişkinin devam etmesi sağlanır. Tek taraflı koanal atrezili bebeklerde aynı anda hem nefes almak hem de emmek zor olabilir. Aspirasyon riski yüksek olduğu için hemşire dikkatli olmalı ve anneyi bu konuda uyarmalıdır.

67 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI
Otitis Media (Orta Kulak İltihabı); Ağrı varsa hastaya doktor istemine göre analjezik verilebilir. Ateş takibi yapılır ve isteme uygun olarak antipiretik verilir. Dış kulaktaki akıntılar temizlenir (Kulaktan gelen akıntı kulak çevresindeki deriyi tahriş edebilir.). Ağrının olduğu dönemde çocuğa yumuşak ve sıvı yiyecekler verilir. Çocuk beslenirken yarı oturur, dik pozisyonda tutulur. Kulağın üzerine soğuk kompres konularak, ödeme bağlı basıncın azaltılması sağlanır. Timpanostomi tüpü varsa dikkat edilmesi olunması gereken konularda (banyo yaparken kulağın korunması vb.) aile bilgilendirilir. Aileye çocuklarının hastalığı hakkında bilgi verilerek çocuğun üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunması ve antibiyotiğin doğru kullanılması ile ilgili eğitim yapılır.

68 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI
KRONİK BRONŞİT; Oksijen gereksinimini azaltmak için hasta yatak istirahatına alınır. Sekresyonun rahat çıkmasını sağlamak için hastanın bol sıvı alması sağlanır. Hastaya doktor istemine uygun ilaç tedavisi uygulanır (bronkodilatatörler vb.) Gerekiyorsa hastaya oksijen tedavisi uygulanır.

69 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI
Postüral drenaj, göğüs perküsyonu ve solunum egzersizleri ile hastanın balgam çıkarması kolaylaştırılır. Balgamın rengi, kokusu ve miktarındaki değişiklikler izlenir. Hasta sigara içiyorsa yasaklanır. Hastanın yeterli ve dengeli beslenmesi sağlanır.

70 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI
PNÖMONİ; Hasta çocuğun hava yolu açık tutulur. Yaşam bulguları kontrol edilir. Sekresyonu yumuşatmak için buhar uygulanır. Hipoksemiyi önlemek için nemlendirilmiş oksijen verilir. Aldığı çıkardığı takibi yapılır. Çocuğun dinlenmesi sağlanır. Sık sık pozisyon değiştirilerek sekresyonların atılması sağlanır.

71 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI
TONSİLİT; Çocuk yatak istirahatine alınır. Doktor istemine göre antipiretik verilir. Çocuğun yeterli sıvı alması sağlanır. Tonsillektomi ve adeinektomi yapılacaksa çocuk ve ailesi psikolojik olarak ameliyata hazırlanır. Ameliyat sonrası çocuk sekresyonların drenajı kolaylaştırmak için yan veya sırtüstü yatırılır. Kanama belirtileri yönünden gözlenir.

72 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI
Ameliyat sonrası çocuğun boğazında ağrı olacağından doktor istemine göre analjezik verilir. Çocukta kanama belirtisi yoksa soğuk su, meyve suyu şeklinde ağızdan beslenmeye bağlanır. Aşamalı olarak yumuşak gıdalarla devam edilir. Ameliyattan sonra herhangi bir komplikasyon (hafif boğaz enfekiyonu, şiddetli kanamalar) olmazsa çocuk 24 saat içinde taburcu edilir. Hemşire aileye çocuklarını 10 gün sonrasına kadar kanama yönünden gözlemlemeleri konusunda bilgilendirir.

73 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI
ASTIM; Astım kriziyle gelen hastanın hava yolu açıklığı sağlanır. Gerektiğinde aspire edilir ve postural drenaj yapılır. Yaşam bulguları alınır. Hastaya fowler veya semi-fowler pozisyonu verilir. Destek ve güvenlik için yatağın kenarları kaldırılır. Nazal kataterle düşük akışta oksijen uygulanır.

74 SOLUNUM SİSTEMİ SORUNU OLAN ÇOCUK VE BAKIMI
Arter kan gazı değerleri izlenir. Doktor istemine göre ilaçlar verilir. Yeterli hidrasyon sağlanır. Dehidratasyon açısından gözlenir. Çocuk sakin bir odaya alınır. Alerjenlerden, soğuk içeceklerden uzak tutulur (Soğuk içecekler bronkospazma neden olur.). Beslenme sık aralıklarla ve az miktarlarda yapılarak karın gerginliği önlenir. (18)

75 KAYNAKÇA 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8.

76 KAYNAKÇA 9. http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf
10. Ertuğrul TY. Bronşiyolit. Pediatri 2. cilt, 3. baskı.Editörler: Neyzi O, Ertuğrul TY. 2002; 11. Goodman D. Bronchiolitis. Nelson Textbook ofPediatrics, 17th ed. Eds: Behrmen RE, Kliegman RM,Jenson HB. 2004; 12. Çokuğraş H, Karadağ B, Dağlı E, Tanaç R, TanırG. Toraks Derneği Akut Bronşiyolit Tanı ve TedaviRehberi Toraks Dergisi 2002; 3 (ek 3): 31-5. 13. 14. 15. 16. 17. (3* Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi (Journal of Hacettepe University of Nursing) syf: ) 18.


"İÇERİK SOLUNUM SİSTEMİ -Solunum sistemi fonksiyonları" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları