Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

BÜYÜME VE GELİŞME TEMEL KAVRAMLAR.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "BÜYÜME VE GELİŞME TEMEL KAVRAMLAR."— Sunum transkripti:

1 BÜYÜME VE GELİŞME TEMEL KAVRAMLAR

2 Büyüme ve Kalkınmanın Kuramsal Ekonomi İçindeki Yeri
Bulunduğu gelişmişlik düzeyi ve benimsemiş olduğu ekonomik sistem ne olursa olsun bütün ekonomilerde ortak olan birçok sorundan: kıt kaynakların etkin kullanımı, kıt kaynakların tam kullanımı ve kıt kaynakların miktarının artırılması yada aynı anlama gelen üretim kapasitesinin arttırılması gibi sorunlar ilk sırada yer alır

3 Büyüme ve Kalkınmanın Kuramsal Ekonomi İçindeki Yeri
Bunlardan kaynakların etkin kullanımı mikro ekonominin, Kaynakların tam kullanımı makro ekonominin, Kaynakların miktarının artırılması yada üretim kapasitesinin artırılması sorunu büyüme ve kalkınma disiplinin inceleme alanı içindedir.

4 Büyüme ve Kalkınmanın Kuramsal Ekonomi İçindeki Yeri
Mikro ekonomide kaynakların etkin kullanımı başlığı altında: Hangi mallar, Ne miktarda, Nasıl (hangi yöntemlerle), Kimler için üretilecektir yani bölüşüm nasıl yapılacaktır (?) sorularının cevabı aranır.

5 Büyüme ve Kalkınmanın Kuramsal Ekonomi İçindeki Yeri
Mikro ekonominin alt disiplinlerinden olan fiyat teorisi hangi malların ne miktarlarda üretileceğinin, Üretici teorisi: hangi üretim yöntemlerinin kullanılacağının, Bölüşüm teorisi: üretimin kimler için yapılacağının, Refah teorisi: genel açıdan kaynaklardan en etkin biçimde nasıl yararlanılacağının cevaplarını aramaktadır.

6 Büyüme ve Kalkınmanın Kuramsal Ekonomi İçindeki Yeri
Mikro analiz yapılırken birey yada firma gibi tekil karar birimlerinin davranışları mercek altına alınır. Bu davranışlar şekillenirken, tüketici konumundaki bireyin fayda maksimizasyonu (çoğaltımı) güdüsüyle, Üretici firmanın da kar çoğaltımı bilinciyle hareket ettiği varsayılır.

7 Büyüme ve Kalkınmanın Kuramsal Ekonomi İçindeki Yeri
Makro ekonomi ise ekonominin makro büyüklükleriyle ilgilenir. Makro değişkenler: toplam arz ve talep, Toplam tasarruf ve yatırım, Toplam mal ve hizmet üretimi, Enflasyon ve istihdam, İşsizlik, Ödemeler bilançosu gibi değişkenlerdir.

8 Büyüme ve Kalkınmanın Kuramsal Ekonomi İçindeki Yeri
Sayıları arttırabilecek bu tür makro göstergelerdeki olası değişimlerin ortaya çıkışı temelde iki olgudan kaynaklanır: Birincisi, GSMH’nın uzun dönemli artış trendiyle örtüşen iktisadi büyüme, İkincisi, bu artış trendinin etrafında dönüşen ve kısa dönemde meydana gelen değişimleri yansıtan iktisadi dalgalanmalardır.

9 Büyüme ve Kalkınmanın Kuramsal Ekonomi İçindeki Yeri
Bu açılardan makro ekonomi, Ekonomik büyüme ve dalgalanmaları Bu bağlamda diğer makro göstergelerde (istihdam, işsizlik, enflasyon, arz-talep vs.) ortaya çıkacak değişimleri ve nedenlerini araştıran ve açıklamaya çalışan bir alt disiplindir. İktisadi dalgalanmalar, milli gelir ve istihdam teorisi alt başlığıyla, İktisadi büyüme olgusu da ekonomik büyüme ve kalkınma alt başlıklarıyla analiz edilir.

10 Büyüme ve Kalkınmanın Kuramsal Ekonomi İçindeki Yeri
Kısacası Makro Ekonomi şu iki alt disiplinden oluşur: Makro Ekonomi= Milli Gelir ve İstihdam + Büyüme ve Kalkınma. Kullandıkları analiz yöntemlerine göre, milli gelir ve istihdam teorisi, ekonominin belirli andaki fotoğrafını oluşturması sebebiyle statik makro, Büyüme-kalkınma ise iki dönem arasındaki değişiklikleri izlediğinden dinamik makro olarak tanımlanır.

11 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Ekonomik büyüme denildiğinde akla ilk olarak oluşum nedeni birbirinden farklı iki tür üretim artışı gelmektedir. İlki ekonomi tam istihdam şartlarındayken ekonomiye yeni üretim faktörlerinin eklenmesi yada teknolojik gelişme sağlanması sonucunda mevcut üretim kapasitesinin genişlemesine dayanan uzun ve orta vadeli üretim artışları. İkincisi ise ekonomi eksik istihdam şartlarındayken talep artışı nedeniyle kapasite kullanım oranlarında sağlanan artışa dayalı üretim artışlarıdır.

12 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Orijin itibariyle farklı olan bu iki üretim artışından arzu edileni/tercih edileni birinci durumdur. İktisadi büyüme temel anlamını bu artış türünde yani, tam istihdam durumunda yeni kaynak ilavesi yada teknolojik gelişmeye dayanan üretim artışında bulur. Peki nedir bu kavram yığını?

13 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Bir ülkede sahip olunan üretim faktörlerinin miktarı ve niteliği o ülkenin üretim kapasitesini belirler. Açarsak, bir ülkenin sahip olduğu işgücü miktarı (niteliksiz), beşeri sermaye, fiziki sermaye, doğal kaynaklar, girişimciler ve teknoloji düzeyi üretim kapasitesinin belirleyicisi olmaktadır. Bu kapasite oranı aynı zamanda bir ülkenin üretkenlik gücünün temsilcisidir.

14 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Diğer yanda, üretim faktörlerinin tam ve etkin kullanılması durumunda üretilebilecek maksimum mal ve hizmetlerin parasal anlamdaki karşılığı da potansiyel GSMH olarak adlandırılır. Y = P(n) * Q(n). İktisadi büyümenin temel ilgi alanı, bir ülkenin üretim kapasitesinde yada potansiyelinde meydana gelen artışlar ve bu artışın yarattığı sonuçlardır.

15 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Bir önceki duruma göre (yada baz alınan yıllara göre vs.) daha fazla mal ve hizmet üretebilme gücüne sahip olma anlamına gelen kapasiteyi artırma işlemi ancak uzun dönemde başarılabilir. (t, yani zaman boyutu işin içinde.). Üretim kapasitesindeki artışlar da iki şekilde sağlanabilir:

16 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Üretim faktörlerinin miktar olarak artması; nüfus artışına bağlı olarak niteliksiz işgücü miktarındaki artış, yeni yatırımlar yaparak sermaye stokunda sağlanan artış, yeni rezervlerin keşfiyle doğal kaynak yada hammadde miktarlarında sağlanan artış, üretim kapasitesindeki artışın nedenlerinden ilk grubu oluşturan etkenlerdir. (kaynakların amaca yönelik, etkin kullanımı bir bakıma ölçek ekonomisi).

17 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
2. Üretim faktörlerinin nitelik olarak iyileşmesi; Başta teknolojik gelişmeler olmak üzere, işgücünün vasfının gerek işyerindeki hizmet içi eğitimlerle gerekse okullardaki eğitim kapasitesinin iyileştirilerek, emeğin verimliliğinin artırılması, üretim kapasitesindeki artışın diğer gerekçesidir. (ki buna uzmanlaşma diyoruz).

18 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Faktörlerin miktarında yada niteliğinde sağlanan iyileşmeler ekonominin arz yönüyle ilgilidir ve uzun vadeli bir süreci gerektirir. Bu durumda iktisadi büyümenin toplam arz eğrisinin sağa kaydırılması işlemi olduğu yada üretim olanakları eğrisinin dışa doğru kaydırılması ile özdeşleşir.

19 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Uzun dönemli, üretim kapasitesindeki artışla açıklanan büyüme olgusunun yanında bir de kısa dönemli olup Keynesyen terimlerle ve kapasite kullanım oranlarındaki değişmelerle ifade edilen üretim artışları vardır. Bu tip üretim artışları üretim kapasitesindeki artışlardan değil, toplam talepteki değişikliklere paralel olarak kapasite kullanım oranlarındaki değişimden kaynaklanır. Üretim kapasitesinden bağımsız oldukları için bu tür üretim artışları-azalışları büyüme teorilerinin değil, iktisadi dalgalanmalar teorisinin kapsamında analiz edilir.

20 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Bu tür dalgalanmalar hükümetin toplam talebi arttırma adına uyguladığı genişletici para ve maliye politikaları ile dış ticaret politikaları gibi uygulamalar sonucunda oluşur.

21 TEMEL KAVRAMLAR GSMH Gayri Safi Milli Hasıla, bir yıl içerisinde bir ulusal ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin toplam katma değerine, ithalattan elde edilen vergi gelirleri ve net dış alem faktör gelirlerinin eklenmesi ile bulunan bir değerdir. Bir ulusal ekonominin ulusal sınırlar içinde ve dışında yarattığı bir yıla mahsus en büyük değerdir. GSMH, iki şekilde hesap edilmektedir. Nominal GSMH Reel GSMH Genel Ekonomi 21

22 TEMEL KAVRAMLAR GSMH hesaplamanın yapıldığı yıl geçerli olan mal ve hizmet fiyatları; yani cari fiyatlar kullanılarak hesap ediliyorsa, içinde enflasyon veya deflasyondan kaynaklanan deformasyonu da taşıyor demektir. Bu nedenle, fiyat hareketlerinin aldatıcı etkisinden temizlemek için ayrıca Reel GSMH hesaplanır. Reel GSMH; belirli bir baz yılın mal ve hizmet fiyatları dikkate alınarak, yani Türkiye için enflasyondan arındırılmış olarak hesap edilen bir GSMH değeridir Bir yılın nominal GSMH değeri, enflasyondan, daha doğru bir değişiklikle fiyatlardaki dalgalanmalardan arındırılarak, Reel GSMH değerine dönüştürülecek ise, bunun için Deflatör kullanılır. Genel Ekonomi 22

23 Uluslararası alanda bir ülke ekonomisinin performansını gösteren en temel makro ekonomik veri, GSMH büyümesi veya diğer bir deyiş ile ekonomik büyüme hızı değerleridir. Her ülkenin istatistik kurumu tarafından hesaplanan GSMH verilerinde, birbirini takip eden iki yılın çeyrek dönem GSMH değerleri veya tüm yılı temsil eden yıllık GSMH değerleri karşılaştırılarak, ekonomik büyüme hızı hesaplanır. Örneğin ilgili ülke ekonomisinin birkaç çeyrek dönem veya birkaç yıl üst üste % 1 ile 3 arası bir oranda büyüdüğüne, büyümenin yatay bir seyir izlediğine işaret ediyorsa, ülke ekonomisinin durgunluğa (stagnation) girdiğini ifade etmekteyiz. Halk dilinde bu süreç 'ekonomide soğuma' olarak da tanımlanmaktadır.

24 GSMH, ülkelerin istatistik kurumları tarafından üç temel yöntemle hesaplanmaktadır. Yöntemlerden ilki Üretim Yoluyla GSMH Hesaplama Yöntemi’dir. Dünyada en sağlıklı olduğu düşünülen ve en yaygın kullanılan yöntem budur. Keza, eski adıyla DİE, yeni adıyla TÜİK, 3’er aylık dönemler halinde ve yıllık bazda GSMH değerlerini bu yöntemle hesaplanan tablo aracılığı ile kamuoyuna açıklamaktadır. Bu yöntemin dışında, diğer iki yöntem sırasıyla Gelirler Yoluyla GSMH Hesaplama Yöntemi ve Harcamalar Yöntemiyle GSMH Hesaplama Yöntemi’dir. Söz konusu hesaplama yöntemleri GSYİH için de kullanılabilir. TÜİK GSYİH kısaltması yerine, dört harften oluşan GSYH kısaltmasını kullanmaktadır.

25 TEMEL KAVRAMLAR MİLLİ GELİR Ekonomi Bilimi'nin tanımladığı dört üretim faktörü olan doğal kaynaklar, emek, sermaye ve girişim üretim faktörlerine dağıtılan rant, ücret, faiz ve kar gelirlerinin toplamı Milli Gelir'i verir. Milli Gelir, GSMH değerinden Amortismanlar ve Dolaylı Vergiler düşürüldükten sonra bulunan bir değerdir. Genel Ekonomi 25

26 MİLLİ GELİR Toplam Talep:Özel ve kamu kesimi tarafından yapılan tüm tüketim ve yatırım harcamalarını kapsayan bir fonksiyondur. Tüketim harcamaları zorunlu ve ihtiyari olarak ayrılabilir. Literatürde zorunlu tüketim otonom tüketim veya gelirden bağımsız tüketim olarak da tanımlanmaktadır. Yatırım harcamaları ise otonom veya diğer bir deyişle gelirden bağımsız niteliktedir. Diğer yandan tüketim harcamalarının ve tasarruf harcamalarının toplamı milli gelire eşit olacaktır. Denge ulusal gelir düzeyinden daha düşük gelir düzeylerinde, denge ulusal gelirinin sağında, ekonomide toplam talep fazlası oluşacaktır. Genel Ekonomi 26

27 MİLLİ GELİR Toplam Arz:Girişimcilerin ürettiklerinin satışından elde edecekleri hasılatın bu malları üretirken katlandıkları maliyetleri karşılayacağı, maliyetlerle gelirin eşitlendiği 45o ’lik bir doğru biçiminde gösterilir. Her noktada yaratılan gelir ile toplam harcamalar (efektif talep) birbirine denktir. Toplam arz üzerindeki her noktada, üretilen mal ve hizmetlerin üretim maliyeti, bu malların satışı sonucu elde edilmesi beklenen satış hasılatına eşittir. Dolayısıyla Toplam Arz Eğrisi, bir ekonomide umulan çeşitli satış hasılatlarında ne kadar mal ve hizmet üretilmek istendiğini gösterir. Denge ulusal gelir düzeyinden daha büyük gelir düzeylerinde, toplam arzın toplam talebin üzerinde olması ile ekonomide toplam arz fazlası oluşur. Bunun anlamı bu gelir düzeyinde, toplam harcamaların toplam üretimi satın almaya yetmemesidir. Genel Ekonomi 27

28 MAKROEKONOMİK DENGE Genel Ekonomi 28

29 TEMEL KAVRAMLAR BÜYÜME Ekonomik büyüme reel GSMH’daki artıştır.
Bir ekonomide daha çok mal ve hizmet üretildiği sürece, reel GSMH artar ve toplum daha fazla tüketme olanağına kavuşur. Reel GSMH’da, bir önceki döneme göre meydana gelen yüzde artış oranına “ekonomik büyüme oranı” adı verilir 2006 yılının Reel GSMH oranı, 2005 yılının Reel GSMH oranına bölündüğünde veya oranlandığında çıkan yüzdesel değişim değeri, o ekonominin ekonomik büyüme hızıdır. Genel Ekonomi 29

30 TEMEL KAVRAMLAR KALKINMA
Ekonomik büyüme ülkenin üretim hacmindeki bir artıştır. Dolayısıyla ekonomik büyüme sadece sayısal bir kavram olarak ele alınmaktadır. Ekonomik kalkınma ekonomideki niteliksel gelişmelerdir. Ekonomik kalkınma toplumun yaşam standartlarında, üretilen malların kalitesinde veya üretim organizasyonunda iyileşmeler yaşanan bir ortamı ifade etmektedir Genel Ekonomi 30

31 TEMEL KAVRAMLAR DURGUNLUK, RESESYON, DEPRESYON
Eğer, bir ulusal ekonomide ekonomik büyüme yavaşlıyor ise bu durum durgunluk olarak tanımlanır. Kabul edilebilir ölçüde kısa bir zaman dilimi için (6 ay ile 1 yıl arası) ekonomik büyümede bir gerileme yaşanır ise bu durum resesyon olarak tanımlanmaktadır. Eğer ekonomik büyümede gözlemlenen gerileme şiddetli ve derin ise ve uzun bir zaman dilimini kapsıyor ise, bu tür bir gerilemeyi depresyon olarak tanımlıyoruz. STAGFLASYON Ekonominin durgunluğun yaşandığı bir ortamda yüksek bir enflasyon ve işsizliği de beraber yaşaması sürecidir. Genel Ekonomi 31

32 TEMEL KAVRAMLAR Lorenz Eğrisi;
Nüfusun belirli bir yüzdesinin gelirden aldığı yüzdeyi kaçını aldığını gösteren noktaların birleşimiyle elde edilen eğridir. Gini Katsayısı; Eş bölüşüm doğrusu ile Lorenz Eğrisi arasındaki taralı alanın eş bölüşüm doğrusu altında kalan üçgenin alanına oranıdır. Gini Katsayısı = (Taralı Alan) / S (ABC). Başka bir tanımla bir ulusal ekonomide milli gelirin dağılımının adaletli olup olmadığının ölçümünde kullanılan katsayıdır. Genel Ekonomi 32

33 TEMEL KAVRAMLAR Genel Ekonomi 33

34 Grafik 1. Büyümenin üretim olanakları eğrisi yardımıyla açıklaması yapılmakta (bir sonraki slayt). Üretim olanakları eğrisi, kaynakların tam ve etkin kullanılması durumunda üretilebilecek mal miktarlarının maksimum bileşimlerini vermekte ve potansiyel GSMH (grafik 2) ile örtüşmektedir.

35 Üretim Olanakları Eğrisi
Üretimi mümkün olmayan alan Yatırım Malları B Etkin nokta Üretimi mümkün alan A Etkin olmayan nokta Tüketim Malları Genel Ekonomi 35

36 Büyümenin Üretim Olanakları Eğrisiyle Açıklamak Grafik 1.

37 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Kaynakların tam kullanıldığı varsayıldığında (Klasik Yaklaşım): Üretim faktörlerinin miktar ve niteliğinde sağlanacak iyileşmelerle üretim kapasitesinin artışı sağlanır. Üretim olanakları eğrisinin sağa kayması bu durumu temsil eder. (Grafik 1b.) Üretim olanakları eğrisinin dışa kaymasında paralellik olacaktır diye bir zorunluluk yoktur. Ülke tercihlerine göre daha fazla tüketim malı ya da daha fazla sermaye malı üretimine göre eğrinin konumu değişebilir (Grafik 1. c ve d.).

38 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Ancak, ekonomilerde, kaynakların her zaman tam istihdamının sağlanması mümkün olamamaktadır. Keynesyen ifadeyle, ekonomiler eksik istihdamda da dengeye gelir. Bu durumda ülke, Potansiyel GSMH’yı temsil eden üretim olanakları eğrisinin içindeki bir noktada üretimde bulunur (Grafik 1 a.) Diğer bir ifadeyle mevcut üretim kapasitesi tam olarak kullanılmadığından eksik kapasite kullanım durumu ortaya çıkmaktadır.

39 İktisadi Büyüme ve Konjonktür Dalgalanmaları Grafik 2.

40 Grafik 2. Burada potansiyel GSMH olarak ifade edilen eğri büyümeyi,
Reel GSMH eğrisi ise dalgalanmaları ifade etmektedir. Eğer ekonomiler tam istihdam durumunda ise potansiyel GSMH ile trend olarak ifade edilen eğrinin çakışması söz konusu olabilir. Ancak her ülkede mutlak belli bir işsizlik olacağı varsayıldığından potansiyel değerlere ulaşmak kolay görünmez.

41 Büyüme Niceliksel Yaklaşım
Kısa vadeli politikalarla kapasite kullanımı artırılıp, üretim olanakları eğrisi üzerindeki bir noktaya ulaşılabilir. Bu durumda yaşanan olgu ise iktisadi dalgalanma olarak tanımlanır.

42

43

44

45

46

47

48

49

50

51

52 Nicelik Yönlü Büyüme Tanımı Yeterli mi?
Büyüme ekonomisi, üretimdeki artışların ölçülmesi bağlamında miktar (nicelik) anlayışı üzerine kurgulanmıştır. Bu yaklaşım sadece ekonomideki fiziki değişimleri dikkate almakta, diğerlerini ise dışlamaktadır. Son yıllarda gündemde olan makro ekonomik düşünce okulları bağlamında büyümenin tanımının yeterli olup olmadığı konusundaki tartışmalar derinleşmiştir. Büyümenin nicelik boyutunun yanında nitelik açısının tartışılması konusu sığ bir geçmişe sahiptir.

53 Büyümenin tanımı neden nicelik ağırlıklı yapılmıştır ?
Sorunun cevabı büyüme konusundaki analizlerin başlangıcı olan sanayi devrimine kadar uzanmaktadır. Sanayi devrimi sonrasında oluşan anlayışa göre üretimi artırmak birincil ve neredeyse tek amaç haline gelmiştir. Bu amacı sağlamak için kullanılan her türlü unsura da araç gözüyle bakılmıştır. Ücretlerin düşüklüğü, çalışma şartlarının kötülüğü, açlık-yoksulluk durumu, sağlık-eğitim şartlarının kötü oluşu gibi insanın refah seviyesini ilgilendiren konular tamamen göz ardı edilmiştir.

54 Büyümenin tanımı neden nicelik ağırlıklı yapılmıştır ?
Günümüz anlayışı sanayi devrimindekinin tamamen tersidir. Bu bağlamda, insan refahının yükseltilmesi amaç, buna katkı yapan her türlü unsur ise araç olarak kabul edilmiştir. Amaçla araç günümüzde yer değiştirmiş durumdadır. Bu anlayış doğrultusunda üretim artışının ve ortaya çıkardığı sonuçların toplum refahına ne ölçüde katkı yapabildiği sorgulanmaya başlamıştır.

55 Büyümenin tanımı neden nicelik ağırlıklı yapılmıştır ?
Büyüme ile birlikte toplum refahını ilgilendiren istihdam ve işsizlik, gelir dağılımı, doğal kaynakların kullanımı, demokratik hak ve özgürlüklerdeki gelişmeler ile kültürel değişim gibi konularda iyileşmelerin olup olmadığı en çok dikkat edilen konular haline gelmiştir. Birleşmiş milletlerin 1996 yılında yayınladığı İnsani Kalkınma Raporu yukarıda sorgulanan konular paralelinde kaçınılması gereken beş kötü büyüme çeşidini duyurmuştur.

56 BM’nin 5 kötü büyüme durumu: 1) İşsiz Büyüme
Ekonomilerde büyüme sağlanmakla beraber, yeterli istihdam imkanının yaratılamaması nedeniyle işsizlikte artışın görülmesi halidir. ABD ve Avrupa’da yaşanan büyüme süreci bu duruma tipik örnektir. Son 20 yıllık süreçte ortalama yüzde 3,5-4’lük büyüme sağlanırken işsizlik oranları yüzde 9’dan, ancak yüzde 4 düzeylerine gerilemiştir. Kriz dönemlerinde ciddi sapmalar oluşmuştur.

57 BM’nin 5 kötü büyüme durumu: 2) Acımasız Büyüme
Büyümenin getirilerinin adil bir şekilde dağıtılamaması hali acımasız büyüme olarak tanımlanır. Bu türdeki büyüme sürecinde gelir dağılımı düzeltilemediği gibi daha da adaletsiz hale gelir. Zengin grubun gelirden aldığı pay artarken fakirlik sınırının altına itilen insan sayısı gittikçe artar. (örneğin; AGÜ’ler, Latin Amerika Ülkeleri) Gelirin coğrafi dağılımına göre dünyada bazı bölgelerin hızla büyüdüğü ve geliştiği, bazı bölgelerin ise küçülerek daha da fakirleştiği görülmektedir. (Kentsel ve kırsal alanlardaki ayrım gibi).

58 BM’nin 5 kötü büyüme durumu: 3) Sessiz Büyüme
Büyüme sürecinde demokratik iyileşmenin sağlanamaması, bireysel hak ve özgürlüklerin kötüleşmesi durumudur. Dünya nüfusunun yaklaşık üçte ikisinin demokrasi ile yönetildiği varsayılmaktadır. Ancak bu varsayım kağıt üstünde kalabilmektedir. Ayrıca Doğu Asya ülkeleri örneğinde olduğu gibi, gelirin hızla artması ve nispeten adil dağılmasına rağmen; işçi haklarının ikinci plana atılması gibi durumlara sıkça rastlanmaktadır.

59 BM’nin 5 kötü büyüme durumu: 4) Köksüz Büyüme
Büyüme sürecinde toplumun gelenek ve göreneklerinin yozlaşması, kültürel değerlerde kayıpların yaşanması durumudur. BM verilerine göre dünyada dolayında ayrı kültür vardır ve bunlar gün geçtikçe azalmaktadır. Tek tiplilik?

60 BM’nin 5 kötü büyüme durumu: 5) Geleceksiz Büyüme
Büyümenin daha çok yenilemeyen doğal kaynakların tüketilmesi pahasına gerçekleştirilmesi. Bir bakıma gelecekten çalma durumu. Tepki sürdürülebilir büyüme anlayışı, çevrecilik, korumacılık artışı.

61 Peki iyi büyüme var mıdır varsa nedir?
İçsel büyüme teorisyenleri sakıncalı büyüme yaklaşımlarına koşut olarak iyi büyümenin ne olması gerektiği üzerinde durmaktadırlar. İyi büyüme yaklaşımında, insan refahı diğer bir anlamda beşeri gelişme esas alınmaktadır.

62 Peki iyi büyüme var mıdır varsa nedir?
Bu yaklaşıma göre iyi büyüme: İstihdamı teşvik eden, Bireye kendi kaderi üzerinde karar verme ve denetleme şansı veren, Refah artışını toplum kesimlerine adil biçimde dağıtan, Toplumsal işbirliği ve uyumu sağlayan, Beşeri gelişmenin geleceğini koruyacak özelliklere sahip olandır.

63

64 EKONOMİK KALKINMA Ekonomi literatüründe kalkınma ile gelişme kavramları bazen aynı anlamda kullanılmaktadır. Ekonomik kalkınma, bir ülkede üretim ve gelir artışlarının yanı sıra ekonomik, sosyal, kültürel ve politik alanlarda yaşanan yapısal değişim süreci olarak tanımlanabilir. Kalkınma kavramıyla, ülkede yaşanan niceliksel artışların yanında niteliksel değişme yolundaki her olguya dikkat çekilmektedir.

65 EKONOMİK KALKINMA Ekonomik kalkınma sürecinde, tarım, sanayi, hizmet olarak adlandırılan temel sektörlerin GSMH’deki nispi paylarında oluşan değişiklikler gözlemlenir. J. Fourastie ve C. Clak (1963) tarafından incelenen ve üç sektör teorisi olarak bilinen analize göre; İktisadi gelişmenin ilk safhalarında tarım sektörünün ekonomi içindeki payı oldukça yüksek düzeylerdeyken, buna karşın sanayi ve hizmetler sektörünün payı düşüktür.

66 EKONOMİK KALKINMA Kalkınma sürecinde tarım sektörünün payı giderek azalmaya başlar. Sanayi ve hizmet sektörleri artışa geçer. Belirli bir gelişme süreci sonunda her üç sektörün ekonomi içindeki ağırlığının dengeli hale geleceği öngörülür. Değişim safhası denilen bu aşamadan sonra denge tekrar bozulur.

67 EKONOMİK KALKINMA Tarım kesiminin payı en aza inerken, sanayi sektörünün payı tarımdan yüksek ancak hizmetlerden düşük bir konuma gelir. Bu gelişme sürecinde vurgulanması gereken iki temel unsur vardır. Birincisi, değişim aşamasında sanayi sektörünün ekonomideki payının tarım ve hizmetlerden daha fazla olması gereğidir. İkincisi, değişme aşamasından sanayi sektörünün ekonomideki payı azalmakta ancak hizmetler sektörünün payı artmaktadır. Çelişkili.

68 SEKTORLERDEKİ DEĞİŞİM

69 EKONOMİK KALKINMA Kalkınma ve yapısal değişmenin birlikte yaşandığı diğer bir süreç, temel sektörlerden olan sanayinin kendi içinde gösterdiği dönüşümdür. Sanayi sektörü içinde imalat sanayi alt kolu, tüketim, ara ve yatırım malı üreten sektörlerden oluşur. Talebin gelir esnekliğine bağlı biçimde, gelişmenin ilk aşamasında; tüketim malları sanayi ağırlıklı paya sahiptir.

70 EKONOMİK KALKINMA Gelişme süreci ilerledikçe, tüketim mallarının payı azalırken, ara ve yatırım mallarının paylarında artışlar görülür. Bir ülkede, yatırım malları üreten sektörün toplam sanayi üretimi içindeki payı ne kadar yüksekse gelişme sürecinin o kadar ileri aşamasına ulaşıldığı kabul edilir.

71 EKONOMİK KALKINMA Kalkınma sürecinde dış ticaretin yapısında da değişimler yaşanır. Başlangıçta tarımsal ürünler ve işlenmemiş doğal kaynaklardan ibaret olan ihracat ürünlerinden, gittikçe sınai ve mamul mallar lehine döşüm olur. (ABD örneği) Bunun yanında, kişi başına daha yüksek enerji tüketimi, kişi başına yüksek kalori tüketimi, toplam kalori harcamalarında nişastanın payının düşük olması, okur-yazar, şehirleşme oranlarının yükselişi, ortalama hayatta kalma beklentisinin artışı, kişi başına doktor sayısı, ar-ge harcamalarının artışı gibi sosyo ekonomik ve kültürel (tiyatro, sinema, basılan kitap artışı vb.) yapının iyileşmesi gibi faktörler gelişmenin diğer belirleyici faktörleri olmaktadır.

72 Büyüme ve Kalkınma Arasındaki Farklılıklar
Büyüme zengin ülkeler için geçerli iken, kalkınma fakir ülkelerin yaşadığı bir süreçtir. Büyüme ve kalkınmayı harekete geçirecek etkenlerin çıkış noktası birbirinden farklı olabilmektedir. Büyüme endojen (içsel) faktörlerin etkisiyle gerçekleşen bir süreç olarak kabul edilirken, kalkınma eksojen (dışsal) faktörlerin uyardığı bir süreç olarak kabul edilir. Bu ifadeler, büyümenin kendiliğinden ortaya çıkan bir süreç olduğuna işaret ederken, kalkınmanın dışsal faktörlerin uyarması neticesinde olabileceği anlamına gelmektedir.

73 Büyüme ve Kalkınma Arasındaki Farklılıklar
3. Ekonomik kalkınma makro ekonomik bir kavram ve süreçtir. Ekonomik büyüme ise hem makro hem de mikro ekonomik nitelik taşımaktadır. 4. Büyüme, iktisat teorisi, kalkınma ise daha çok iktisat politikası kapsamında yer alır.

74 Ekonomik Büyüme ve Reel GSYİH İlişkisi
Büyümenin inceleme alanı, ekonomideki toplam üretim ve bunun değişim süreci olduğundan; Bir ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin piyasa fiyatlarıyla değerini ifade eden GSYİH ile yakından ilişkilidir. GSYİH ve büyüme ilişkisi ele alınırken aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir.

75 Ekonomik Büyüme ve Reel GSYİH İlişkisi
1.      Nominal ve reel GSYİH arasındaki ayrım, 2.      Nominal ve reel GSYİH artış hızları arasındaki ayrım ve 3.      GSYİH ile kişi başına GSYİH arasındaki ayrım.

76 Ekonomik Büyüme ve Reel GSYİH İlişkisi
Ekonomik büyüme denince fiyat artışlarından arındırılmış reel GSYİH’daki değişimler dikkate alınmalıdır. Reel GSYİH’nın artışının ise üç kaynağı söz konusudur: 1.      Ekonomide var olan kaynak miktarındaki artışlar, 2.      Üretim faktörlerinin kullanım verimliliğindeki artışlar (teknolojik yenilik) ve 3.      Üretim için el altında hazır bulunan veri kaynakların kullanılmasıdır.

77 Ekonomik Büyüme ve Reel GSYİH İlişkisi
Uzun dönemde makro ekonomik performansı yansıtan en önemli kriter kişi başına reel gelir artış oranıdır. Kişi başına reel gelir yılda %2 oranında artarsa, 35 yılda iki katına çıkar. Eğer kişi başına gelir yılda ortalama %1 oranında büyürse, gelirin iki katına çıkması 70 yılı bulur. Bu yaklaşıma 70 kuralı denir. Görüleceği üzere büyüme oranları arasındaki küçük farklar, bir toplumun ulaşabileceği hayat standartlarında büyük farklar yaratabilmektedir.

78 Büyümenin sonucu kalkınma mı?
Bir görüşe göre büyüme sebep ise kalkınma sonuçtur denilmektedir. Ekonomik büyüme ve kalkınmayı, birbirine bağlı ardışık süreçler olarak gören yaklaşımların yanı sıra, bu süreçlerin birbirinden bağımsız olarak gerçekleşebileceğine dikkat çeken lokal araştırmalarda bulunur. Çad ve Liberya örnekleri.

79 Büyüme Muhasebesi Üretimde meydana gelen artışlar emek, sermaye ve doğal kaynak miktarındaki artışlar ile teknolojik gelişmelerin ortak sonucudur. Örneğin; yüzde beşlik bir büyüme gerçekleşti denildiğinde toplam üretimin yüzde beş oranında arttığı çıkarımını yaparız. Ancak bu yüzde beşlik büyümenin ne kadarının emek, ne kadarının sermaye ve ne kadarının da teknolojik gelişmeden kaynaklandığını anlayamayız.

80 Büyüme Muhasebesi Bu sorulara cevap arama adına büyümenin detaylandırılması çalışmalarına literatürde “büyüme muhasebesi” adı verilir. Büyüme muhasebesi, standart muhasebe anlamında bir denklik sağlama süreci olmayıp, üretim artışı üzerinde etkili olan faktörlerin ayrı ayrı etki derecelerinin belirlenmesi çalışmasıdır. Bu alanda Solow’un “Teknolojik Değişme ve Bütüncül Üretim Fonksiyonu” isimli çalışması önemli.

81 Üretim Fonksiyonu Büyüme muhasebesi çalışmaları basit üretim fonksiyonu ile başlar K= Sermaye (Kapital) L= İşgücü (Labor) A= Teknoloji düzeylerini ifade etmek üzere: Üretim Fonsiyonu: Y= A f(K, L) şeklinde ifade edilmektedir. Teknolojik gelişme olmadığı varsayıldığında: Y= f(K, L) biçimine dönüşür. Bu durumda üretim artışı emek ve sermaye tarafından açıklanmış olur

82 Üretim Fonksiyonu: Sermaye Miktarındaki Artış
Sermaye miktarında K kadar bir artış olursa üretim miktarı ne kadar artar? Bu sorunun cevabı sermayenin marjinal verimliliğinin (MPK) yeniden tanımlanmasıyla ilgilidir. Sermayenin marjinal verimliliği, üretimdeki artış / sermayedeki artış şeklinde formüle edilip, sermaye miktarının bir birim daha artırılmasıyla üretimin ne kadar arttırıldığı hesaplanır. Buna göre, sermaye miktarı K kadar artarsa üretim yaklaşık olarak [K x MPK] kadar artar. Örneğin: sermayenin marjinal verimliği yüzde otuz ise 10 birimlik sermaye artışı üretimi 3 birim arttırabilir.

83 Üretim Fonksiyonu: İşgücü Miktarındaki Artış
İşgücü miktarında L kadar bir artış olursa üretim miktarı ne kadar artar? Bu sorunun cevabı işgücünün marjinal verimliliğinin (MPL) yeniden tanımlanmasıyla ilgilidir. İşgücünün marjinal verimliliği, üretimdeki artış / işgücündeki artış şeklinde formüle edilip, işgücü miktarının bir birim daha artırılmasıyla üretimin ne kadar arttırıldığı hesaplanır. Buna göre, işgücü miktarı L kadar artarsa üretim yaklaşık olarak [L x MPL] kadar artar. Örneğin: işgücünün marjinal verimliği yüzde yirmi ise 10 birimlik işgücü artışı üretimi 2 birim arttırabilir.

84 Sermaye ve İşgücü Miktarının Birlikte Artışı
Üretim sürecinde genellikle sermaye ve işgücü miktarının birlikte artışı söz konusudur. Sermaye K, işgücü de L oranında artsın. Bu durumda üretim artışı, marjinal verimlilikleriyle ilişkilendirilerek iki faktör tarafından açıklanır. Y = (MPK x K) + (MPL x L ) bu eşitlikte ilk parantez sermaye artışı nedeniyle üretimdeki artışı, ikinci parantez de işgücündeki artışa bağlı olarak üretimde meydana gelen artışı ifade eder.

85 Sermaye ve İşgücü Miktarının Birlikte Artışı
Bu eşitlik (Y = (MPK x K) + (MPL x L ) ) ulaşılmak istenilen amaca uygun olarak; Y/Y = [(MPK x K) / Y] x (K/K) + [(MPL x L) /Y] x (L /L) şeklinde yazılır Burada; Y/Y= üretimdeki artışı, K/K= sermayedeki artışı, L/L= emekteki artışı temsil etmektedir.

86 Sermaye ve İşgücü Miktarının Birlikte Artışı
Y/Y = [(MPK x K) / Y] x (K/K) + [(MPL x L) /Y] x (L /L) Parantez içindeki değerler; Sermayenin marjinal verimliliği sermayenin gerçek değerini (fiyatını) yansıtmaktadır. Bu anlamda (MPK x K), sermayenin değerini, [(MPK x K) / Y] ise sermayenin üretimdeki payını temsil eder. Diğer taraftan, işgücünün marjinal verimliliği ise reel ücrete eşit olmaktadır. Bu durumda (MPL x L) işgücü değerini, [(MPL x L) /Y] ise işgücünün üretimdeki payını gösterir.

87 Sermaye ve İşgücü Miktarının Birlikte Artışı
Üretim artışı işgücü ve sermayeden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de sermayenin üretimdeki payının temsilcisi olan [(MPK x K) / Y] büyüklüğü α ile gösterilirse, işgücünün üretimdeki payı [(MPL x L) /Y] ise (1- α) ile gösterilir. Bu durumda üretimdeki artış ; Y/Y = α x (K / K) + (1- α) x (L / L) şekline dönüşür. Bu formül üretimdeki artışın kaynaklarını ortaya koyarken, üretim faktörlerinin üretim içindeki ağırlıklarının da dikkate alınmasını vurgular.

88 TEKNOLOJİK Gelişme Teknolojik gelişme gerçeği üretim fonksiyonuna eklendiğinde: Y= A F(K,L) formülü karşımıza çıkar. Teknolojik gelişme A ile temsil edilmekte olup toplam faktör verimliliğindeki artışı simgeler. Bu durumda üretimdeki artışın kaynakları işgücü ve sermaye miktarındaki artış ile teknolojik gelişme yada diğer adıyla toplam faktör verimliliğindeki artış (A/A) olarak sıralanabilir.

89 TEKNOLOJİK Gelişme Y/Y = α x (K / K) + (1- α) x (L / L)+ A / A büyüme fonksiyonu teknolojik değişimi de kapsar. Toplam faktör verimliliğinde meydana gelen artışın doğrudan ölçümü mümkün olamamaktadır. Ancak dolaylı yolla ölçüm yapılabilir. İşgücü ve sermaye artışları ile üretimdeki payları hakkında bilgi sahibi olunması durumunda toplam faktör verimliliğindeki artış: A / A= Y/Y – [α x (K / K)] – [(1- α) x (L / L)] olarak hesaplanır.

90 TEKNOLOJİK Gelişme Üretimdeki artışın girdi artışları ile açıklanamayan kısmı toplam faktör verimliliğindeki artışla açıklanır. A / A, ilk olarak R. Solow tarafından hesaplandığı için literatürde Solow artığı olarak da bilinmektedir. Toplam faktör verimliliği birçok nedenden ötürü artabilir.Özellikle mevcut üretim yöntemlerinin geliştirilmesi yada yeni yöntemlerin keşfi artışın temel nedenidir. Bundan dolayı, Solow artığı, teknolojik gelişmeyi ölçmede ilk başvuru kriteridir.

91 TEKNOLOJİK Gelişme Bazı uygulamalar toplam faktör verimliliğinin olumlu yada olumsuz yönde değişimine neden olabilmektedir. Örneğin, eğitimin kalitesinin arttırılması amacıyla kamu harcamalarının yükseltilmesini takip eden dönemlerde işgücünün niteliği ve dolayısıyla toplam faktör verimliliğinin artışıyla üretimin artacağı öngörülebilir.

92 Büyüme muhasebesi örnek hesaplama
İşgücünün üretimden aldığı pay: (1- α) = %25 Sermayenin üretimden aldığı pay: (α) = %75 İşgücünün büyüme oranı: (L / L) = %1 Sermayenin büyüme oranı: (K / K) = % 1,5 Faktör verimliğindeki artış oranı: (A / A) = %1,5 Olan bir ekonomide yıllık büyüme hızı ne olabilir? Y/Y = α x (K / K) + (1- α) x (L / L)+ A / A

93 Büyüme muhasebesi örnek hesaplama
Y/Y = α x (K / K) + (1- α) x (L / L)+ A / A Y/Y= (0,75x0,015)+(0,25x0,010)+0,015=0,029 Yani, yüzde 2,9’luk bir büyüme oranı hesaplanabilir.

94


"BÜYÜME VE GELİŞME TEMEL KAVRAMLAR." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları