Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İLETİŞİM DİL VE KÜLTÜR 1. İLETİŞİM Duygu, düşünce ve isteklerin yazı, konuşma ve görsel-işitsel akla gelebilecek her türlü araçla aktarılmasına iletişim.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İLETİŞİM DİL VE KÜLTÜR 1. İLETİŞİM Duygu, düşünce ve isteklerin yazı, konuşma ve görsel-işitsel akla gelebilecek her türlü araçla aktarılmasına iletişim."— Sunum transkripti:

1

2

3 İLETİŞİM DİL VE KÜLTÜR 1. İLETİŞİM
Duygu, düşünce ve isteklerin yazı, konuşma ve görsel-işitsel akla gelebilecek her türlü araçla aktarılmasına iletişim denir. İletişimin kurulmasında altı temel öğe kullanılır: * Kaynak(Gönderici) * Alıcı * İleti (Mesaj) * Kanal(İletim yolu) * Bağlam(Ortam) * Dönüt(Geri bildirim)

4 * Kaynak(Gönderici) : Duygu düşünce ve isteğin
aktarılmasında sözü söyleyen kişiye denir. * Alıcı : İletilen sözü alan kişiye denir. * İleti (Mesaj) : Gönderici ile alıcı arasında aktarılan duygu,düşünce ya da isteğe denir. * Kanal(Araç) : Gönderici ile alıcı arasındaki iletinin gönderilme şekline denir. * Bağlam(Ortam): İletişimin gerçekleştiği yere denir. * Dönüt(Geri bildirim) :Alıcının göndericiye verdiği tepkiye (cevaba) denir.

5 Şifre (Kod) İletişimdeki iletiler şifrelenerek aktarılır. Gönderici, iletisini konuşmanın yanı sıra yazıyla, resim çizerek, rakamlarla ya da hareket yaparak anlatmayı da deneyebilir. İşte bu tür iletişim şekillerine “şifre” denir. Filtre Filtre, alıcının iletiyi kendine göre yorumlama biçimidir. Bu açıdan filtre, algılamayla ilişkili bir öğedir. Göstergelerin gerçek dünyada gösterdikleri varlıklara, nesnelere ve durumlara gönderge denir.

6 İletişim Niçin Gereklidir?
 Kişi, sosyal çevrede sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmek için iletişim kurmak zorundadır.  İletişim hayatın vazgeçilmez bir gereğidir.  Ruhsal ve bedensel ihtiyaçlarımızı gidermek için iletişim gereklidir.  Toplumsal yasa ve kuralları sağlıklı bir şekilde işletebilmek için gereklidir.

7 Gösterge ve Türleri: Kendi dışında başka bir şeyi gösteren,düşündüren,onun yerini alabilen,kelime,nesne,görünüş ve olgulara gösterge denir. Türleri: a) Dil Göstergesi: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer. b) Doğal Gösterge: Ülkelerin doğal güzellikleri,yaprakların sararması… C) Sosyal Gösterge: Trafik ışıkları,görgü kuralları…

8 İletişim Kurarken Kullanılan Göstergeler Nelerdir?
* Dil göstergeleri : Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer.İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde dil ile anlatır. Dille gerçekleştirilen iletişim resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlü ve daha kullanılışlıdır. * Dil dışı göstergeler : Resim,şekil,işaret,hareket,jest ve mimikler bu gruba girer.

9

10 a. Belirti (Doğal gösterge): Doğal olan her şey doğal göstergedir
a. Belirti (Doğal gösterge): Doğal olan her şey doğal göstergedir. Doğal bir göstergedir. Yorumu yapılmadığı zaman herhangi bir anlam ifade etmez. İletişim kurma amacı yoktur. Gösteren ile gösterilen arasında neden-sonuç ilişkisi vardır. Gök gürültüsü, yağmuru; gece bahçedeki köpeğin havlaması, dışarıda yabancının dolaştığını; ateşimizin 38 derece olması, hasta olduğumuzu gösterir. Yağmurun yağması, deprem, sel, sonbaharda yaprakların sararması vb. doğal göstergedir. b. Belirtke (Sosyal gösterge): Sosyal durumları anlatan göstergelerdir. Yapay göstergedir. İnsanların iletişim kurmak için ürettiği şeydir. Tüm belirtkeler uzlaşımsal nitelik taşır. Görgü kuralları, trafik lambaları vb. unsurlar sosyal göstergedir. Bir futbol maçında hakemin futbolcuya gösterdiği sarı kart bir belirtkedir. Bu renk ile oyuncunun bir dahaki sert davranışta oyundan atılabileceği konusunda uzlaşmaya dayalı bir bağ söz konusudur. Herhangi bir dershanede ders sonunda zil çalması dersin bittiğinin göstergesidir. Zil, gösteren; dersten çıkma gösterilendir. c. Görsel Gösterge (İkon): Göstereni ile gösterileni arasında benzerlik ilişkisi olan göstergedir. Haritalar, fotoğraflar, resimler, şehir planları buna örnektir. d. Simge: Benzerlik ya da yakınlık (uzlaşma) ilişkisi içinde soyut bir gösterileni göndermede bulunan görsel biçimdir. Güvercin, barışın; terazi adaletin; kartal Beşiktaş’ın simgesi olan göstergelerdir.

11

12

13

14

15 İletişim Kari koca müthiş kavga etmişler ve küsmüşler bakmışlar olacak gibi değil ve birbirlerine notlar yazarak anlaşmaya karar vermişler.Bir gün adam bir is görüşmesi yapmış ve sabah 8.30 da ise gitmesi gerek komidinin üzerine bir not yazıp koymuş: - "Sabah beni saat 8.00 de kaldır" Ertesi gün olmuş adam bir kalkmış saat müthiş sinirle fırlamış yataktan ve başucunda bir not - "Saat 8.00 kalk"

16 Cep telefonu yasak Temel otobüste cep telefonuyla konuşuyormuş, yolcular uyarmış: - Otobüste cep telefonuyla konuşmak yasaktır! Temel telefonun öbür ucundaki arkadaşını uyarır: - Ula Cemal, otobüsün içinde konuşmam yasakmış, sen konuş ben tinleyeyum!

17 Kedi ordamı Adam karısının kedisinden o kadar nefret ediyormuş ki, ne yapıp yapıp ondan kurtulmanın yollarını düşünüyormuş.. Sonunda bir sabah kediyi arabaya attığı gibi evlerinin 20 blok ötesinde bi sokağa götürmüş, onu orda bırakıp doğru işe gitmiş. Aynı akşam işten eve gelmiş bir bakmış kedi evin bahçesinde karısıyla oynuyor, kadın neşe içinde "ayy bütün gün onu aradım, ama akşam üstü bir baktım gelivermiş, evin yolunu nasıl da bulurmuş benim akıllı kedim." Adam tabi çok bozulmuş ama belli etmemiş.. Ertesi sabah yine kediyi arabasına atmış, bu sefer evin 40 blok ötesinde bi sokağa götürüp bırakmış yine işe gitmiş, akşam işten eve gelmiş bir de ne görsün kedi salonda yine karısıyla yerlerde yuvarlanıyor.. Ertesi gün adam kediyi 60 blok öteye bırakmış, akşam gelmiş yine kedi evde.. Sonraki gün 70 blok öteye bırakmış, akşam kedi yine evde.. Adam artık ertesi sabah kediyi arabaya koymuş, 90 blok öteye gitmiş.. Oradan köprü yoluna girmiş, ilk çıkıştan sağa dönmüş, oradan tekrar sağa dönmüş, gitmiş gitmiş, bir 20 blok daha uzağa gitmiş, sola dönmüş, biraz daha gitmiş, ve kediyi orda arabadan atmış. Saatler sonra evin telefonu çalmış, adam karısını arıyor: —Hayatım, kedi orda mı?" —Evet. Neden sordun?" —Şunu telefona bir çağırsana kayboldum."

18 "Bu masa çok kirli." cümlesinde "masa" sözcüğünü oluşturan "m, a, s, a" seslerinin dil bilimindeki karşılığı aşağıdakilerden hangisidir? A) Kanal B) Gösteren C) İleti D) Gönderge E) Bağlam

19 Şehirlerarası yolculuğa çıkan biri, gezip gördüğü yerleri videoya çeker. Daha sonra bunları ailesine gösterir. Bu iletişimde "video" iletişim unsurlarından hangisidir? A) Kod B) Gönderge C) Kanal           D) Simge E) Bağlam

20 İNSAN İLETİŞİM VE DİL İletişim Türleri:
* Dille gerçekleştirilen iletişim * Jest ve mimiklerle gerçekleştirilen iletişim * Resim,şekil,çizgi gibi sembollerle gerçekleştirilen iletişim * Simgelerle gerçekleştirilen iletişim

21 Dil Nedir? Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan,kendisine özgü yasaları olan ve ancak bu yasalar çerçevesinde gelişen, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış seslerden örülmüş bir anlaşma sistemidir. Dilin Önemi ve Özellikleri * Dil, gelişmiş bir iletişim aracıdır. * Dil, seslerden oluşmuş bir anlaşma sistemidir. * Tam anlamıyla anlatma ve anlaşma; seslerden örülü kurallar bütünü olan “dil” ile sağlanır. * Dil, düşünce ve zekânın bir göstergesidir. * Dil, canlı bir varlıktır. * Dil, sosyal bir varlıktır. * Dil, bir ortaklıktır.

22 Dilin Millet Hayatındaki Yeri ve Önemi
* Dil birliği, milleti oluşturan özelliklerin başında gelir. * Bir milletin dili; onun tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir. * Millet için gerekli olan her şey, dilde saklanır. * Dil; milletin manevî ve kültür değerlerini, millet olabilme özelliklerini bünyesinde sımsıkı muhafaza eder. * Dil, milleti meydana getiren bireyler arasında ortak duygu ve düşünceler meydana getirir. * Dil, milletin birlik ve bütünlüğünü sağlayan en güçlü bağdır.

23 Dilin İşlevleri a) Heyecan bildirme işlevi Of!Canımı sıkma. b) Göndericilik işlevi Su,iki hidrojen,bir oksijen molekülünden oluşur. c) Alıcıyı harekete geçirme işlevi Aç artık şu kapıyı. d) Dil ötesi işlevi Yapım eki almış sözcüklere türemiş sözcük denir. e) Kanalı kontrol işlevi Söylediklerimi anladın mı? f) Şiirsellik işlevi Avazeyi bu aleme bir Davut gibi sal Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş

24 2. Aşağıdakilerin hangisinde iletişimin öğeleri bir arada verilmiştir?
A)   Gönderici - ileti - kanal - alıcı - belirti - dönüt B)   Belirti - gönderici - alıcı - belirtke - ikon - simge C)   Gönderici - alıcı - ileti - kanal - dönüt - bağlam D)  Alıcı - ikon - kanal - ileti - simge - dönüt E)   Belirti - belirtke - alıcı - ikon - dönüt – bağlam

25 I.   Tüm öğrenciler sınıfta toplansın.
II.  Aa, Selin de burdaymış! III.  Dediğim kitapları okudunuz mu? IV.  Sıfatlar, isimleri niteler ya da belirtir. V.   Burası çok sıcak, klimayı çalıştırın. Numaralanmış cümlelerde dilin hangi işlevinin örneği yoktur? A)   Dil ötesi işlev B)   Sanatsal işlev C)  Alıcıyı harekete geçirme işlevi D)  Heyecana bağlı işlev E)   Kanalı kontrol işlevi

26 DİL- KÜLTÜR İLİŞKİSİ En genel anlamıyla kültür bir toplumun maddi ve manevi alanda ortaya koyduğu tüm eserlerdir. Toplumların yaşam biçimleri, gelenek-görenekleri kullandıkları araç gereçleri, inançları, dili, sanat anlayışı vb. kültürü oluşturur. Toplumlar yüzyıllar boyu maddi ve manevi alanda çok değerli eserler üretmişlerdir. Bu eserler gelecek kuşaklara dil sayesinde aktarılır. Örneğin İslâmiyet’ten önceki döneme ait destan, koşuk, sağu, savlar, Orhun Yazıtları, Dede Korkut Hikâyeleri, Yunus Emre’nin şiirleri dil sayesinde günümüze dek yaşamışlardır. Günümüz gençleri o eserleri okuyarak o dönemle ilgili bilgi sahibi olabilirler. Bu bilgilenme dil sayesinde olmaktadır. Bu bakımdan dil önemli bir kültür taşıyıcısıdır.

27 DİL VE KÜLTÜRÜN ORTAK ÖZELLİKLERİ:
a) Dil ve kültür geçmiş ile gelecek arasında bir köprü vazifesi görür. b) Bir toplumun oluşmasında ve ayakta kalmasında ortak dil ve kültürün önemli bir payı vardır. c) Kültür ve dil bir toplumun yaşayış biçiminden önemli izler taşır. d) Kültür ve dil bir milletin en önemli ortak özelliklerindendir.

28 Türkçenin Alt Dalları LEHÇE: Bir dilin tarih içerisinde bilinmeyen bir dönemde kendinden ayrılmış olup büyük farklılıklar gösteren kollarına denir.Örn: Çuvaşça,Yakutça ŞİVE: Bir dilin bilinen tarihi seyri içinde kendinden ayrılmış olup bazı farklılıklar gösteren kollarına denir.Örn: Kırgızca, Kazakça,Azerice … AĞIZ: Bir ülke içinde aynı dilin farklı konuşma şekillerine denir. Yörelere göre söyleyiş farklılıkları vardır ama yazılış aynıdır. Örn: Karadeniz ağzı,Ege ağzı…

29 Argo Bir dilin parçası olmakla birlikte, toplumun belli bir çevresi tarafından kullanılan, kendine özgü sözcük, deyim ve deyişlerden oluşan özel dile argo denir. Genelde toplumun alt tabakalarında, yeraltı dünyasında, kapalı topluluklarda, göçmenlerde, eğlence ve futbol dünyasında, bazı İnternet sitelerinde kullanılan argo, hemen her ülkede aydın kesim arasında da tutunabilmektedir. Örneğin “avantacı” sözcüğü, “çıkarcı, bedavacı” anlamıyla; “bayılmak” sözcüğü “vermek, ödemek” anlamıyla toplumun hemen hemen her kesiminde argo olarak kullanılmaktadır. Argo, uydurma bir dildir. Argoda kelimelerin anlamı örtüktür. Kelimeler bozulur, yabancı sözcüklerle birleştirilir, onlara yeni anlamlar yüklenir. Argo daha çok, mizah ve küfürlü söyleyişlerde kullanılır. Jargon Her ülkede farklı meslek gruplarının kendi aralarında nispeten farklı bir dil kullanmalarına jargon denir. Jargon; argonun, dilin söz veya söz kümesi düzeyindeki birimlerine bir grubun verdiği yeni anlam ve değerlerle oluşur. Bu terim meslek/grup dışındaki kişilerin anlamaması ya da kendi aralarında daha kolay anlaşmak için kullanılır. Jargon örnekleri: Tonsillit – Bademcik iltabı.Renal kolik – Genellikle böbrek ve idrar yollarındaki taşlara bağlı olarak gelişen ağrı.MI (Miyokard Infarktus) – Kalp krizi.Akut batın – Karın bölgesinde aniden gelişen ve şiddetli ağrıya sebep olan durum

30 KONUŞMA DİLİ VE YAZI DİLİ :
Kelime dağarcığı yazı diline göre sınırlı olan ve günlük hayatta kullanılan doğal dile konuşma dili denir. Bir ülkede resmi dil olarak kabul edilen ve her alanda aynı kurallarla kullanılan dile yazı dili denir. Konuşma Dili ve Yazı Dili Arasındaki Farklar : a) Bir ülkede bir yazı dili varken birden fazla konuşma dili vardır. b) Konuşma dili doğaldır yazı dili yapma bir dildir. c) Yazı dilinde kurallar varken konuşma dilinde yoktur. d) Yazı dilinin kullanım sahası konuşma diline göre daha geniştir. e) Konuşma dili günlük hayatta farklılık gösterirken yazı dili göstermez.

31 DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ
* Bugün yeryüzünde kaç dil konuşulduğu kesin olarak belli değildir. Bununla birlikte yeryüzünde konuşulan dil sayısının ortalama arasında olduğu tahmin edilmektedir. * Yeryüzündeki diller, ses sistemi, biçim yapısı ve söz dizimi bakımından bazı yakınlıklar ve benzerlikler gösterir. Diller arasındaki bu yakınlık ve benzerliğe dil aileleri (dil akrabalığı) adı verilir.

32 Yeryüzündeki diller yapı ve köken olmak üzere iki bakımdan incelenir:
A. Yapı Bakımından Dünya Dilleri 1. Tek heceli diller: * Bu dillerdeki sözcüklerde çekim eki yoktur. * Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır. * Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır. * Yeryüzünde Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.

33 2. Eklemeli (Bitişken) Diller:
* Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve çekimekleri eklenir. * Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir. * Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mancu- Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer.

34 3. Çekimli (Bükümlü) Diller:
* Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir. * Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar. * Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsca, Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer.

35 B. Köken Bakımından Dünya Dilleri
1. Hint - Avrupa Dilleri Ailesi a. Asya Kolu: Hintçe, Farsça, Ermenice b. Avrupa kolu: * Germen (Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir kısmında kullanılan dil). * Romen Dilleri: Latince, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca * İslav Dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil). 2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça, Arapça, İbranice 3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer. 4. Çin Dilleri Ailesi: Çince ve Tibetçe bu ailedendir. 5. Ural- Altay Dilleri Ailesi: a. Ural Kolu: Fince, Macarca,Estonca b. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Mançuca “ Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna bağlıdır. “

36 2. TÜRK DİLİNİN TARİHÎ GELİŞİMİ
Türk dilinin kökeni çok eski çağlara dayanmaktadır. Türk dili gelişme aşamaları kitaptaki şemaya göre takip edilecektir. ( Bkz. – Dil ve Anlatım Ders Kitabı - Sayfa 35 ) TÜRKÇENİN GELİŞMESİNE KATKI SAĞLAYAN ESERLER Türklerin 10. yüzyıldan itibaren İslâmiyeti kabul etmesiyle birlikte din, dil ve kültür hayatlarında önemli değişiklikler olmuştur. Bu dönemde bilim dili olarak Arapça, edebiyat dili olarak da Farsça kullanılmaya başlanmıştır. Dil ve kültür alanındaki bu etkilenme sonucu Arapçadan,Farsçadan dilimize pek çok sözcük ve kavram girmiştir. Ancak Türkçe bir taraftan da varlığını sürdürmüştür. Özellikle Karahanlılar döneminde ( ) dil ve edebiyatımız açısından önemli sayılan Kutadgu Bilig, Divanü Lügati’t Türk ve Atabetül Hakayık adlı eserler yazılmıştır. Anadolu’da Türkçenin gelişmesi ise şöyle olmuştur: ve 13. yüzyıllarda Anadolu’da Anadolu Selçukluları devleti yönetime hakimdi. Bu dönemde devletin resmî dili Farsça idi. Edebiyat ve sanat dili olarak Farsça, bilim dili olarak da medreselerde Arapça öğretiliyordu. Aydınlar eserlerini Arapça –Farsça ya da bu dillerin karışımıyla yazıyorlardı. Türkçenin gelişimine 12 ve 13. yüzyıllarda Şeyyat Hamza, Ahmet Fakih, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Hoca Dehhani, Dede Korkut vb. pek çok yazar ve düşünür katkı sağlamıştır.

37 Türkçe, bitki isimleri bakımından son derece zengin bir dildir
Türkçe, bitki isimleri bakımından son derece zengin bir dildir. Ancak bu bitkiler dağlarda, kırlarda var olan bitkilerdir. Yerleşik hayatın sonucu ortaya çıkan tarımsal bitkiler değil. İlginçtir, Türkçede tarımsal ürünlerle ilgili isimler çoğunlukla başka dillerden alınmıştır. Önceleri dilimizde yabancı sözcükler pek yokken İslamiyet’i kabul ettikten sonra Arapça ve Farsça sözcükler dilimizde yer almaya başlamış. Onlarla dini alanda ilişkilerimiz yoğun olduğu için de dilimize giren sözcükler ilk olarak dini terimler olmuştur. Bu parçada, dil ile kültür ilişkisi açısından aşağıdaki sonuçlardan hangisine varılabilir? A)     Dildeki değişimler, kültürü de değiştirir. B)      Kültürel birikim ve değişimler dilde yerini alır. C)      Dil, kültürün ayrılmaz bir parçasıdır. D)     Dil ve kültür, bir milletin en önemli ortak özelliklerini oluşturur. E)      Dil ile kültür kuşaklar arasında köprü görevi görür.

38 Peyami Safa, Matmazel Noraliya’nın Koltuğu romanında kahramanlarını toplumsal konumlarına ve özelliklerine göre konuşturur: Roman kahramanlarından bir Osmanlı efendisi Tahir Bey’i “ Birader, merhum defteri kabirde, ben veridatı mahsusada idim. Fakat onda hesabı zihni fevkalade idi….” şeklinde konuştururken romanda katil biri olan Tosun’u “  Kusura bakma dalgadayım. Otur biraz. Otur ayaklarını öpeyim.” Şeklinde konuşturur. Bu parçada Peyami Safa, kahramanlarını konuşmaları ile ilgili özellikleri dil bilim açısından aşağıdaki terimlerden hangisi ile belirtilir? A)     Ağız B)      Argo C)      Şive D)     Konuşma dili E)      Jargon

39 Yazarımız metinleri oluştururken ciddi bir tavır alıyor ve olabildiğince nesnelliği ön planda tutuyor. Onun yazdıklarını okuduğumuzda bilgi dağarcığımız biraz daha zenginleşiyor. Bu parçada sözü edilen yazar dili hangi işlevlerde kullanırsa altı çizili sözde verilen özelliği kazanmış olur? A)     Göndergesel işlev – heyecana bağlı işlev B)      Dil ötesi işlev – şiirsel işlev C)      Göndergesel işlev – dil ötesi işlev D)     Göndergesel işlev – alıcıyı harekete geçirme işlevi E)      Kanalı kontrol işlevi – alıcıyı harekete geçirme işlevi

40 Aşağıda verilen cümleleri doğru-yanlış durumlarına göre işaretleyiniz
Aşağıda verilen cümleleri doğru-yanlış durumlarına göre işaretleyiniz. Türkiye Türkçesi, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlı Türkçesi olmak üzere iki ayrı gelişim sürecini takip eder. Doğru ( ) Yanlış ( ) Türkiye Türkçesi yazı dilinin oluşumunda İstanbul ağzı temel alınmıştır. Doğru ( ) Yanlış ( ) XIII. yüzyıldan itibaren Türkçe, Kuzey-Doğu Türkçesi ve Batı Türkçesi şeklinde iki ana kola ayrılmıştır. Doğru ( ) Yanlış ( ) Türkler; Göktürk, Uygur, Arap, Latin ve Kiril alfabelerini kullanmışlardır. Doğru ( ) Yanlış ( )

41 “Kutadgu Bilig, Divanü Lûgati’t-Türk ve Atebetü’l Hakayık” adlı eserler Türkçenin hangi dönemine aittir? A) Uygur Türkçesi B) Batı Türkçesi C) Eski Anadolu Türkçesi D) Göktürk Türkçesi E) Karahanlı Türkçesi

42 Türkçenin ilk yazılı metinleri nelerdir? Belirtiniz.
Aşağıdakilerden hangisi eklemeli dillerden değildir? A) Moğolca B) İngilizce C) Mançuca D) Tunguzca E) Fince

43 Aşağıdakilerden hangisi Altay dillerinin özelliklerinden değildir
Aşağıdakilerden hangisi Altay dillerinin özelliklerinden değildir? A) Kelimelerin cinsiyete göre ayrılmadığı B) Sıfatların isimlerden önce geldiği C) Kelime türetme sırasında kökte değişiklikler olduğu D) Fiil şekilleri yönüyle zengin olduğu E) Ses uyumlarının olduğu

44 Aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır
Aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır? A) Altay dillerinde ses uyumları vardır. B) Korece, Türkçeyle akraba bir dildir. C) Türkçede ön ek yoktur. D) Türkçe, Altay dilleri grubundandır. E) Türkçe yapı yönünden sondan eklemeli bir dil değildir.

45 Aşağıdakilerden hangisi konuşma dilinin özelliklerinden biri değildir
Aşağıdakilerden hangisi konuşma dilinin özelliklerinden biri değildir? A) Günlük hayatta ihtiyaçları karşılamak için kullanılan bir dil olduğu B) Cümlenin kurallı olup olmadığına, söyleyişin doğru olup olmadığına pek dikkat edilmediği C) Zaman içinde bölgeden bölgeye değişen birtakım söyleyiş ve kelime farklılıklarının ortaya çıktığı D) Zaman içinde ülkenin kültüründe kullanılan kültür dili olduğu E) Bölgeden bölgeye belirgin farklılıklar gösterdiği

46 Türk dilinin ilk yazılı belgeleri Bilge Kağan döneminde diktirilen altı kitabeden oluşmaktadır.Bu kitabeler,Moğolistan’ın kuzeyinde,Baykal Gölü’nün güneyinde,Orhun Irmağı Vadisi’ndeki Koşo Saydam Gölü yakınlarında bulunmaktadır. Bu parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir? A)Altın Yaruk B)Sekiz Yükmek C)Yenisey Anıtları D)Orhun Kitabeleri E)Kutadgu Bilig

47 Orhun Kitabeleri’yle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? A)Göktürk alfabesiyle yazılmıştır. B)Türklere ait yazılı ilk edebi metinlerdir. C)İşlenmiş bir yazı diliyle yazılmıştır. D)Türk tarihi hakkında önemli bilgiler içermektedir. E)Çincenin yoğun bir etkisi söz konusudur.

48 Türkçenin 7. ve 13. asırlarına değin uzanan dönemine …
Türkçenin 7. ve 13. asırlarına değin uzanan dönemine ….. adı verilmektedir. Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A)Eski Türkçe B)Batı Türkçesi C)Osmanlı Türkçesi D)Kuzey Türkçesi E)Doğu Türkçesi

49 Türkçenin bilinen ilk sözlüğü aşağıdakilerden hangisidir
Türkçenin bilinen ilk sözlüğü aşağıdakilerden hangisidir? A)Kutadgu Bilig B)Atabetü’l Hakayık C)Divanü Lügati’t Türk D)Divan-ı Hikmet E)Altun Yaruk

50 …. ,Osmanlı Türkçesi döneminde yazılan eserler arasında yer alır
….. ,Osmanlı Türkçesi döneminde yazılan eserler arasında yer alır. Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A)Kutadgu Bilig B)Siham-ı Kaza C)Atabetü’l Hakayık D)Divan-ı Hikmet E)Divan ı Lügati’t Türk

51 ’Milli bir edebiyat oluşturabilmek için önce milli bir dile ihtiyaç vardır.’görüşünü benimseyen edebi topluluk aşağıdakilerden hangisidir? A)Tanzimatçılar B)Servet-i Fünuncular C)İkinci Yeniciler D)Yeni Lisancılar E) Yedi Meşaleciler

52 Nasreddin Hoca - Allah'ın Rahmetinden Kaçılmaz
Yağmurlu bir günde Nasreddin Hoca pencereden dışarı bakarken komşusunun koşa koşa yağmurdan kaçtığını görür pencereyi açar: -Hey Efendi! Bir de hacı olacaksın. rahmetten kaçılır mı? Zavallı adam çaresiz sırılsıklam ıslanır. Ertesi gün komşusu Nasreddin Hoca’yı yağmurdan kaçarken görür ve hocaya bir ders vermek ister : -Hoca Hoca! Dün bana diyordun bugün sen neden rahmetten kaçıyorsun? Hoca hiç durmadan yoluna devam eder ve komşusuna şöyle der : -Ben rahmetten kaçmıyorum. Allah’ın rahmetine basmamak için çabalıyorum.

53 Nasreddin Hoca - Hırsızın Hiç mi Suçu Yok
Bir gün Nasreddin Hoca'nın eşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış. Birisi :      - Hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki ?      Bir başkası :      - Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor ? diye konuşmuş.      Bir diğeri de :      - Hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nerden baksan dökülüyor. Hoca kızmış :      - Yahu demiş, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi ? Hırsızın hiç mi suçu yok ?

54 Beş Kişiyle Arkadaş Olma
İmâm Muhammed Bâkır rahimehullâh şöyle buyurdu: Babam İmam Zeynelâbidîn Hazretleri bana: “Beş sınıf insanla konuşma, arkadaş olma” diye nasihatte bulundu. “Babacığım, canım sana fedâ olsun! Beş sınıf insan kimdir? diye sordum. Buyurdular ki: “Fâsık (Allâhü Teâlâ’nın emirlerine  uymayan) kimse ile arkadaş olma. Çünkü o seni bir lokma yemeğe, belki de bundan daha az bir menfaate satar.” “Daha azı nedir?” diye sordum. “Daha azı, elde etmek için hırslı olup da elde edemediği şeydir.” “Babacığım ikincisi kimdir?” “Cimri ile arkadaş olma! Çünkü o, çok muhtaç olduğun bir zamanda, malını korumak için seninle alâkasını keser. “Üçüncüsü kimdir?” “Yalancı ile arkadaş olma! Çünkü o serap gibidir; yakın olanı sana uzak gösterir.” “Dördüncüsü kimdir?” “Ahmak ile arkadaş olma! Çünkü o, sana faydalı olmak isterken zarar verir.” “Babacığım beşincisi kimdir?” “Sıla-ı rahmi terk eden, yakın akrabalarıyla münasebeti kesen kimse ile arkadaş olma! Çünkü Kur’ân-ı Kerim’de tam üç yerde böyle kimsenin mel’ûn olduğunu gördüm.” (Ravzurreyâhîn)

55

56 Türkçenin Sesleri ve Özellikleri
Bir dil, “yazı dili” ve “konuşma dili” olmak üzere ikiye ayrılır. Yazı dilinin temel öğesi “harf”, konuşma dilinin temel öğesi ise “ses”tir. Akciğerlerden gelen havanın ağız yolundan çıkışı sırasında oluşan titreşimlere “ses” denir.

57 Sesleri karşılayan işaretlere “harf” denir
Sesleri karşılayan işaretlere “harf” denir. Dildeki sesleri karşılayan harflerin bütünü alfabeyi meydana getirir. Türkler tarih boyunca sırasıyla “Göktürk, Uygur ve Arap” alfabelerini kullanmışlardır. Cumhuriyet Döneminde ise 29 harften oluşan Latin alfabesi kullanılmaya başlanmıştır. Bu alfabede 8’i ünlü (sesli). 21’i ünsüz (sessiz) olmak üzere 29 harf vardır. Bu ünlü ve ünsüzlerin bazı özellikleri vardır.

58 Ses Bilgisi Türkçedeki sesleri karşılayan harflerin bir ses değeri, özelliği vardır. İşte ses bilgisi konusu, Türkçedeki ünlü ve ünsüzlerin özellikleriyle ilgili kurallara dayanmaktadır.

59 Ünsüzlerin Özellikleri
Ses yolunda bir engele çarparak çıkan seslere ünsüz denir.

60

61 Örneğin: “ç” süreksiz ve sert, “ğ” yumuşak ve sürekli, “ş” sert ve sürekli bir ünsüzdür. Ünsüzlerle ilgili özellikler şunlardır: Dilimizde yirmi bir ünsüz vardır. Bunlar: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, I, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z. Ünsüzler ses tellerinin titreşime uğrayıp uğramamasına göre iki gruba ayrılır: Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ünsüzlere tonlu (yumuşak) ünsüzler adı verilir. Tonlu ünsüzler şunlardır: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z. Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlere tonsuz (sert) ünsüzler denir. Tonsuz ünsüzler: ç, f, h, k, p, s, ş, t.

62 Ünlülerin Özellikleri
Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkabilen seslere ünlü denir.

63

64 Ünlülerden birkaçının özelliklerine bakalım; “a” ünlüsü, düz, kalın ve geniş bir ünlüdür, “ü” yuvarlak, ince, dar bir ünlüdür, “a, e” ünlüleri düz ve geniş ünlülerdir.

65

66 Büyük Ünlü Uyumu Türkçede bir sözcüğün ilk hecesinde ince bir ünlü varsa daha sonraki hecelerinde de ince bir ünlü; ilk hecesinde kalın bir ünlü varsa daha sonraki hecelerinde de kalın bir ünlü bulunur. Buna büyük ünlü uyumu denir. “Buranın güzellikleri saymakla bitmez.” cümlesindeki bütün sözcükler büyük ünlü uyumuna uymaktadır.

67 “Anne, elma, kardeş, hangi, şişman, dahi, inanmak…” gibi çok az sayıda Türkçe sözcük, asıl şekilleri bozulduğu için büyük ünlü uyumuna aykırı durumdadır. Aslı “ana” iken “anne” olmuştur. Alma > elma, Karındaş > kardaş > kardeş Kangı > hangi…

68 Dilimizdeki -daş (-taş), -gil, -ken, -ki, -leyin, -(ı, i, u, ü)mtırak, -(ı, i, u, ü)yor ekleri de bu kurala uymaz: gönüldaş, meslektaş; dayımgil, baklagiller; çalışırken, durmazken; akşamki, yarınki; akşamleyin, sabahleyin; ekşimtırak, yeşilimtırak; geliyor, gülüyor, içiyor, örüyor.

69 Küçük Ünlü Uyumu Küçük ünlü uyumunu iki yönden inceleyebiliriz:
Birincisi Türkçede bir sözcüğün ilk hecesinde düz bir ünlü varsa, sonraki hecelerinde de düz ünlü bulunur, (a, e, ı, i > a, e, ı, i) “Çilekleri tabağa koyun.” cümlesinde “çilekleri” ve “tabağa” sözcükleri küçük ünlü uyumuna uyar. “Çilekleri” sözcüğündeki ilk hecede “i” düz ünlüsü, sonraki hecelerde de “e, i” düz ünlüleri vardır, “tabağa” sözcüğünde de ilk ve sonraki hecelerde düz ünlü olan “a” bulunmaktadır.

70 Türkçede bir sözcükte yuvarlak bir ünlü varsa (o, ö, u, ü) sonraki hecelerde dar – yuvarlak (u, ü) veya düz-geniş (a, e) ünlüler bulunur. “Gözlüğünü aldın mı?” cümlesinde “gözlüğünü” sözcüğünün ilk hecesinde “ö” yuvarlak ünlüsü vardır. Sonraki hecelerde ise “ü” dar-yuvarlak ünlüsü bulunmaktadır. Dolayısıyla “gözlüğünü” sözcüğü küçük ünlü uyumuna uyar.

71 Ses Olayları a. Ünlü Türemesi
Kimi sözcükler ek alırken sözcük ile ek arasında bir ünlü ortaya çıkar. Buna ünlü türemesi adı verilir. “Azıcık aşım, kaygısız başım.” cümlesinde “az” sözcüğü “-cık” ekini alırken arada “ı” ünlüsünün türediğini görüyoruz: güpegündüz, gencecik, biricik vb. sözcüklerinde de ünlü türemesi vardır.

72 b. Ünlü Düşmesi Türkçede iki heceli olan ve ikinci hecesinde dar ünlü (ı, i. u, ü) bulunan kimi sözcüklere ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde sözcüğün ikinci hecesindeki dar ünlü düşer. Buna ünlü düşmesi ya da hece düşmesi denir. Akıl-ım           >          aklım Şekil-ini          >          şeklini Boyun-u          >          boynu Birleşik sözcüklerde iki sözcüğün birleşimi sırasında ünlü düşmesi görülebilir. Cuma ertesi     >          cumartesi Kayın ana       >          kaynana Kahve altı       >          kahvaltı “etmek, olmak, eylemek” yardıma eylemleriyle yapılan birleşik fiillerde de ünlü düşmesi görülebilir. Kayıp olmak   >          kaybolmak Kayıt etmek    >          kaydetmek Seyir etmek     >          seyretmek Bazı sözcüklerin türetilmesi sırasında ünlü düşmesi görülür. sıyır-ık             >          sıyrık ayır-ıl-an         >          ayrılan devir-ik           >          devrik buyur-uk         >          buyruk

73 c. Ünlü Daralması Türkçede “y” ünsüzünün daraltıcı bir özelliği vardır. Buna göre “a, e” düz – geniş ünlüleriyle biten sözcüklere şimdiki zaman eki “-yor” getirildiğinde, sözcüğün sonundaki düz – geniş ünlüler daralarak “ı, i, u, ü” ye dönüşür. Buna ünlü daralması denir. “Annemin kaç gündür yüzü gülmüyor.” cümlesinde “gülme-” fiiline “-yor” şimdiki zaman eki getirilmiş ve fiilin sonundaki “e” ünlüsü daralarak “ü”ye dönüşmüştür. Dolayısıyla ünlü daralması olmuştur. Yaşa-yor         >          yaşıyor Bilme-yor        >          bilmiyor Ye-y-enler       >          yiyenler İste-yor           >          istiyor sözcüklerinde de ünlü daralması olmuştur.

74 d. Ünsüz Benzeşmesi Sert ünsüzlerle biten sözcüklerden sonra “c, d, g” yumuşak ünsüzleriyle başlayan bir ek geldiğinde, ekin başındaki yumuşak ünsüzler sertleşerek “ç, t, k” olur. Buna ünsüz benzeşmesi veya ünsüz uyumu denir. “Her işte bir hayır vardır.” cümlesinde “iş” sözcüğü “ş” sert ünsüzüyle bitmiştir. Sonra da sözcüğe “-de” hâl eki getirilmiştir. Sözcüğün sonundaki sert ünsüzden dolayı ekin başındaki “d” yumuşak ünsüzü sertleşerek “t” olmuştur. Dolayısıyla “işte” sözcüğünde ünsüz benzeşmesi vardır. Seç-gi              >          seçki Simit-ci           >          simitçi 1955-de          >          1955-te sözcüklerinde ünsüz benzeşmesi vardır

75 e. Ünsüz Yumuşaması Türkçede “p, ç, t, k” sert ünsüzleriyle biten sözcüklerin sonuna ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde sözcüğün sonundaki sert ünsüzler yumuşayıp “b, c, d, g, ğ” olur. Buna ünsüz yumuşaması denir. p > b ç > c t > d k > ğ’ye dönüşür. “Bu, bardağı taşıran son damlaydı.” cümlesinde “bardak” sözcüğüne ünlüden oluşan “-i” hâl eki gelmiş ve sözcüğün sonundaki sert ünsüz olan “k”, yumuşayarak “ğ ‘ye dönüşmüştür. O hâlde “bardağı” sözcüğünde ünsüz yumuşaması olmuştur.

76 f. Ünsüz Türemesi “Affına sığınıyorum.” cümlesinde “af” sözcüğü ünlüyle başlayan bir ek alırken ikinci bir ünsüz (f) türemiştir. İşte “af, zan, his, şık vb.” sözcüklerin sonuna ünlüyle başlayan bir ek gelirse sözcüğün sonunda bir ünsüz daha ortaya çıkar. Buna ünsüz türemesi denir. Zan-ımca         >          zannımca His-ine             >          hissine Af-ı                    >          affı sözcüklerinde de ünsüz türemesi olmuştur. “etmek, olmak” yardımcı eylemleriyle yapılan bileşik fiillerde de ünsüz türemesi görülebilir. Ret-etmek       >          reddetmek Af-etmek        >          affetmek Hal-olmak       >          hallolmak

77 g. Ünsüz Düşmesi “k” ünsüzüyle biten kimi sözcükler, ek aldığında sözcüğün sonundaki bu ünsüz bazen düşer. Buna ünsüz düşmesi denir. “Alçacık bir ağacın altında oturduk.” cümlesinde “alçacık” sözcüğünde ünsüz düşmesi olmuştur. “Alçak” sözcüğü “-cık” ekini alırken sözcüğün sonundaki “k” ünsüzü düşmüştür. Ufak-cık         >          ufacık Büyük-cek      >          büyücek sözcüklerinde de ünsüz düşmesi olmuştur.

78 h. Kaynaştırma Ünsüzleri
Türkçede iki ünlü yan yana bulunmayacağından ünlü ile biten bir sözcüğe yine ünlü ile başlayan bir ek geldiğinde araya “y, ş, s, n” kaynaştırma ünsüzlerinden uygun olanı (koruyucu ünsüzler) girer. “O, konuşmayı pek sevmezdi.” cümlesinde “konuşma” sözcüğü ünlüyle bitmiştir. Bu sözcük “ı” ekini almıştır. İki ünlü yan yana bulunamayacağından, araya “y” kaynaştırma ünsüzü girmiştir. Annesi, yirmişer, elmaya sözcüklerinde de kaynaştırma ünsüzü vardır.

79 i. n>m Değişmesi Türkçede kullanılan bazı kelimelerdeki b ünsüzünden önce gelen n ünsüzü m’ye dönüşür: saklanbaç, penbe, çenber, anbar, saklambaç, pembe, çember, ambar Yukarıdaki sözcüklerde n ünsüzü m’ye dönüşmüştür.

80 j. Ulama Ünsüzle biten bir sözcüğün ünlü ile başlayan bir sözcüğe eklenmesidir. Teyzem_ananas_aldı.Konunun_önemli bölümlerinin_altını çizdim.Not: Sözcükler arasında noktalama işareti varsa ulama yapılamaz. Atatürk, ulusa seslendi. Burada Atatürk ve ulusa sözcükleri arasında noktalama işareti olduğu için ulama yapılamaz.

81 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ünsüz düşmesine" uğramış birden çok sözcük kullanılmıştır?
A) Sevginin küçücük görünümünden sıcacık bir hikâye çıkardığını görmüştüm. B) Ufacık dedikodular bile büyük bir aileyi dağıtmak için yeterli olur. C) Evlerin minicik saçaklarından yere kadar buzlar sarkıyordu. D) Araba, büyücek bir binanın önünde sarsılarak durdu. E) Mahallenin daracık sokaklarında çeşitli oyunlar oynardık.

82 2. Aşağıdaki dizelerin hangisinde altı çizili sözcükte "ünsüz türemesi" görülmektedir?
A) Bu ciddi bir konu, pek dedikodu değil B) Allı turnam bizim ile uğrarsan C) Telli duvaklı gelin olmak hepsinin hayaliydi. D) Mutluluk hazzını tatmak için tüm acılara katlandı. E) Şiirin özelliği de zor anlaşılır olmasıdır.

83  Süreksiz sert ünsüzlerle (p, ç, t, k) biten sözcükler ünlü ile başlayan ek aldıklarında ünsüz değişimi (yumuşama) olur. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala aykırı bir sözcük kullanılmıştır? A) Bir kez doğan bir daha ölmez inancım bu. B) Bu gerçeği bilişimdendir baş eğişim. C) Varlık sebebim, gerçek yaşama sevincimsin D) Seçtim hürriyeti kaderimi zorlayarak E) Aşk dedim, kendimi buldum kendim.

84 Kervansaraylardan (I)ayrılıyor ve yolculuğumuzun ikinci durağı Şuayipşehri'ne doğru, tozu dumana kata kata (II)ilerliyoruz. (III)Söylendiğine göre, yirmi kilometre yolumuz var. Ama bildiğimiz yirmi kilometrelik yollara (IV)benzemiyor. Toz fırtınası yolculuğumuza (V)kılavuzluk ediyor. Yukarıdaki parçada numaralanmış sözcüklerin hangi ikisinde "ünlü daralması" vardır? A) I. ve II.   B) II. ve IV.   C) III. ve IV.   D) IV. ve V.   E) I. ve III.

85 Ortalık ağarıyor, şehrin alanı, gittikçe doluyordu.
Bu cümlede altı çizili sözcüklerde görülen ses olayları sırasıyla aşağıdaki seçeneklerden hangisinde verilmiştir? A) Ünlü Daralması – Ünsüz Benzeşmesi B) Ünsüz Değişimi – Ünsüz Benzeşmesi C) Ünsüz Değişimi – Ünsüz Türemesi D) Ünlü Düşmesi – Ünsüz Değişimi E) Ünsüz Türemesi – Ünlü Düşmesi 

86 Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ünsüz benzeşmesi" ne örnek bir kullanım yoktur?
A) Bu saatte açık lokanta bulabilir miyim diye sormamalısın. B) Ara sokaktaki lokantaya gitmeli ve alinazik yemelisin. C) Bilmediğiniz bir kentte adres bulmak çok zordur. D) Efsanelerin nasıl yaşatıldığını kendi gözlerinizle görmelisiniz. E) Sonunda açlıktan bayılmak üzereyken bir lokanta bulursunuz.

87 Aşağıdaki dizelerin hangisinde ulama yoktur?
A) Bir dost bulamadım, gün akşam oldu. B) Abdal oldum, şal giyindim bir zaman C) Dalgın duyuyor rüzgârın ahengini dal dal D) Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal E) Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde

88 Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerden hangisinde "ünsüz türemesi" yoktur?
A) Sert, şiddet yüklü ve heyecanlı insanlardı bunlar. B) Kutsal bildikleri her şeyi reddetmişlerdi. C) Gazete haberinden sonra olayın sırrı çözülmüştü. D) Çin Seddi binlerce yıldır ayakta duruyor. E) Son sorunumuzu da amcam halletmişti.

89 Bazı sözcükler küçültme eki alırken ünlü türemesi görülebilir.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde bu kurala örnek bir kullanım vardır? A) Sen benim biricik muhabbetimsin hayatta B) Ne söylesem sevdiceğim sana az gelir. C) Yaşanmıyor senden ayrı küçücük bir günüm D) Ufacık aynalardan bile taşıyor güzelliğin E) Varılabilecek en son durak, bıçak sırtı 

90 Etrafımda dalgın uyuyan ve ıstırapla kıvranan çehrelerin yerini, çocukluk yıllarımın saadetini yapan yüzler alıyor. Bu cümlede aşağıdaki ses olaylarından hangisi görülmektedir? A) Ünsüz değişimi     B) Ünlü daralması C) Ünsüz benzeşmesi D) Ünlü düşmesi E) Ünsüz düşmesi


"İLETİŞİM DİL VE KÜLTÜR 1. İLETİŞİM Duygu, düşünce ve isteklerin yazı, konuşma ve görsel-işitsel akla gelebilecek her türlü araçla aktarılmasına iletişim." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları